Dünyada korkan Ahrette korkmaz!
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
“Ey iman edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i İmran 102)
اتَّقُواْ-tekû- sözcüğünün lügat manası sakınmak demektir. İfade, dini terim olarak, Allah’tan korkmak, günahlardan ve nefisin arzuladığı kötülüklerden uzak durmak anlamlarını içerir. Allah’ın, yakıtı insan ve taş olan cehennemi vardır, kendisinden korkmayan kâfir ve kâfireler orada yaşayacaklardır.
Din ölçüdür; dindar, konulan ilahi sınırlara riayet ederek yaşayan insan demektir. Yiyip içmesi, gezip tozması, sözü sohbeti, alışı verişi… Velhasıl, muttaki sıfatına haiz Müslümanın her işi ölçülü biçilidir. O, dünya hayatını ‘Allah’a varacağı, huzura çıkacağı’ duygusu ile yaşar. İlahi sınırlara riayet etmesi ona cennetin kapılarını açacaktır.
Bir öğüt ve hidayet kaynağı olarak Kuran ayetlerini önemsiz gören, değer vermeyen, hatta eğlence konusu yapan kimse ise, ‘ben Allah’tan korkmuyorum’ ve ‘Müslüman olarak ölmek istemiyorum’, demiş olmaktadır. Bu inançtaki insan da haksızlığa uğratılmayacak, hakkı olan cehennem tam olarak kendisine verilecek.
Allah’tan korkanı Allah esirger. Allah’tan korkmamak gerçek bir cehalet ve ileri bir ahmaklıktır. Yer ve gökler içlerindekilerle birlikte Allah’ındır. Yaratan, yaşatan ve öldüren Allah’tır. İnsan fani, Allah Baki; insan zayıf ve fakir, Allah zengin ve güçlü… Kimse O’nun mülkünde gezip tozup, yiyip içip bir de ukalalık edip çekip gidemez. Rabbi onu perçeminden yakalar ki, nasıl!
Her şeyi yaratan, her şeyi açıklayan ve öğreten Rabbimiz, Yüce Zât’ndan korkup itaat etmeyen ve asi olan, böylece kişisel varlığını odunlaştıran şahsı, seçiminin bir sonucu olarak, cehennemine koyacağını haber vermektedir.
Sonuç: İnsanın bütün fiilleri kayıt altındadır. Allah’ın kullarına hesap sorması, ceza yahut mükâfat vermesi, vaadi gereği, kesindir. Artık dileyen dilediği gibi yapsın.
KURAN UFKU 