Home

manset1e1

İtaatin kadar değerin var!

وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ 

“Allah’a ve Resulüne itaat edin ki merhamete nail olasınız!” (Âl-i İmrân 132)

Ayeti kerime karşımıza yine ilahî kanunlardan birini çıkarıyor: Kuran buyruklarına kim uyarsa Allah’a ve Resulüne itaat etmiş olur. Bu itaatin sonucu Cennete girmek, ebedi saadete ermektir. Ayetin başında yer alan fiil, وَأَطِيعُوا – veatî’ü – (Allah’a ve Resulüne) itaat edin, bir tavsiye değil, bir emirdir. İtaatin meyvesi kişinin Rabbinden merhamet görmesi ve rahmete kavuşmasıdır. O halde Cennet’e girmek isteyenlerin dinleyeceği ve uyacağı Allah ve Resulüdür, izleyecekleri yol ise Kuran-i Kerim’in ışıklı yoludur.

Ayet-i kerimede, Resulullah’a (sav) uyulmasının emredilmesi onun sünnetine uyulması manası taşımaktadır. Nitekim Nisa suresi elli dokuzuncu ayette şöyle buyrulmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz, Allah’a ve ahrete gerçekten inanıyorsanız, onu Allah’a ve Resul’e götürün. Bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.”

Ashab-ı Kiram inzal olan ayetleri Hazreti Muhammed’in (sav) rehberliğinde yaşıyorlardı. Efendimiz onların manevi önderiydi. Her ne olsa ona koşuyor, ondan öğreniyor ve hayatlarına uyguluyorlardı. Efendimiz, Ashabının rol modeliydi. Günümüzde de ‘Muhammedî meşrebe’ sahip Mümin kimselerin ümmete rehberlik hakları vardır. Hangi asır, hangi ülke olursa olsun, Kuran’ı yaşayan başkasına da yaşatır. Bu değerdeki müminler peygamberin temsilcileridir. Varsa eserlerini okumak, sohbetlerinde bulunmak ve daima istifade etmek gerekir.

Allah ve Resulüne itaatten yüz çevirmenin sonucu ise hüsrandır. İtaatsizlik kişiyi Cehenneme kadar sürükler. Müslümanlar hayatlarını ve işlerini Allah’ın emrettiği gibi yapmak mecburiyetindedir. Yapmazlarsa mutlu ve huzurlu olma kanununa aykırı davrandıklarından, mutsuz ve huzursuz bir hayata mahkûm olurlar. Dünya ve Ahret hayatları perişanlık içinde geçer. Müslümanların güven içinde yaşamaları, mal, can ve ırz emniyetine sahip olmaları, ancak Allah ve Resulüne itaatle mümkün olabilir.

Mevla’mıza ve O’nun son elçisi Hazreti Muhammed’e (sav) itaat, büyük bir mana ve cami bir sorumluluktur; evet, namaz bir sorumluluktur, zekât bir sorumluluktur, mali ibadetler birer sorumluluktur, genel manada dünya özel manada İslam coğrafyası bir sorumluluktur, tabiatı kullanmak bir sorumluluktur, hayvanlar âlemiyle olan ilişkilerimiz bir sorumluluktur, eş, evlat, ana-baba, konu-komşu, hısım-akraba vb. birer sorumluluktur. İtaat edenler ancak sorumluluklarını  yerine getirebilir.

Sonuç: Müslüman olmak Allah ve Resulüne karşı itaat üzere varlık karşısında sorumluluk yüklenmek demektir. . Allah’a ve Resulüne itaat edilmediğinde kişinin her işinde fitne baş gösterir: Ailede, iş yerinde, hayatın her noktasında çekişme, kavga, huzursuzluk, bereketsizlik, korku, umutsuzluk, şahsi ve milli kuvvetin azalması durumu ortaya çıkar. İnsanın manasını ve maddesini zayi eden, sosyal ve fiziki çevresini yozlaştıran, itaatsizliktir. Allah’a ve Resulüne itaat edilmeden yaşanan bir hayatın bütün işleri boşa çıkar. Fani dünya günlerinde zahiren kâr gibi gözüken kimi işlerin hepsi de gerçekte zarardır. Allah Teâlâ cümlemizi kendisine ve Resulüne itaat eden ve bu yolla fenasını beka kılan kullarıdan kılsın. Âmin.

M. Talat Uzunyaylalı

 

 

 

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s