Home

 

hqdefault

Dünyaya doğru değil, Cennet’e doğru koşmamız emrediliyor!

وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ

“Rabbinizin mağfiretine ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış eni gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun.” (Âl-i İmran 133)

Ayeti kerimede cennetin kendileri için hazırlandığı bildirilen لِلْمُتَّقِينَ – lilmuttekîn(e) mü’minlere ait bir sıfattır. Muttekî ifadesinin geçtiği ayetlere baktığımızda bu sıfatı taşıyan mü’minlerin, Allah teâlâya, O’nun son elçisi Hazreti Muhammed’e (sav) ve Kuran’a tam bir iman ile bağlı olduklarını görüyoruz. Muttakîler; Kuran’da belirtilen helal ve haramlara karşı çok duyarlı kimselerdir. Allah’ın koyduğu sınırlara riayet ederler. Kuran’da, ‘içki haramdır’ denilmişse, içki içmezler, ‘domuz eti haramdır’ denilmişse, domuz eti yemezler, ‘zina, vb. fuhşiyat haramdır’ denilmişse o haramları işlemezler, ‘faiz haramdır’ denilmişse, faizli işlem yapmazlar. vb. Namaz, zekat, haç gibi kulluk görevlerini eksiksiz yerine getirirler; özellikle fakire, dula, yetime, düşmüşe, muhacire yardım eder ve hayır işlerine koşarlar.

Kuran, hidayet kaynağıdır, doğru yolu göstericidir. Muttakiler, bu ışıklı yolu görmüş ve bu yolun yolcusu olmuş kimselerdir. İster doktor, mühendis olsunlar, isterse esnaf yahut çiftçi,  hayat pratiklerini bu şuurla yerine getirirler. İşleri, meslekleri ne olursa olsun, yirmi dört saatlerini, farkındalıklarını kaybetmeden, Allah’tan sakınıp tövbe ederek tamamlamaya azami gayret gösterirler. Allah’tan korkup utanan, öğüt dinleyen, sabırlı kimselerdir. Yüreklerinde Rablerine karşı iman ve aşk vardır; Ahrete, beka evi olan Cennet yurduna sevdalıdırlar.  Bu yüzden dünyadaki ömürlerini en güzel şekilde, Allah’ın rızasını gözeterek, yaşarlar.

Dünya; nimet değil, külfettir. Bunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok. Çünkü hakikat güneş gibi ortada. Lakin gönül çalan, duyguları sarhoş eden ‘ziynetli dünya’,  büyük ve ebedi bir nimet sanılmakta ve bunun sonucu olarak da kavga, böbürlenme ve bozgunculuk kıtalarda kol gezmektedir. Modern zamanların insanları olarak yüzümüz dünyaya dönüktür; inançlı-inançsız, hemen herkes, dünyasını çoğaltmaya çalışmakta, ebedi kalacakmış gibi, dünyaya yatırım yapmaktadır. Paylaşma nesnesi dünya olunca insan, fizikî ve ruhî varlığını dünyanın kurbanı olmaktan kurtaramıyor. Oysa Rabbimizin Müslümanlardan istediği muttakîce davranmak ve dünyadayken cennete yaklaşmaktır. Daha açıkçası, ayette emredildiği üzere, dünyadaki işlerini yaparken, aynı zamanda, iç dünyasında, cennete doğru koşmaktır.

Sonuç: Hadid sûresi yirmi birinci âyette de yine muttaki bir mü’min olmanın önemi vurgulanmaktadır:  “O halde dünyanın aldatıcılığına kanmayıp tövbe ve sâlih amellerle Rabbinizden bir mağfirete ve Allah’a ve resûllerine inananlar için hazırlanmış, genişliği, yerle göğün genişliği kadar olan cennete girmek için koşun. Bu, Allah’ın bir lütfudur ki dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.”

M.Talât Uzunyaylalı

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s