Home

fft64_mf1756303

Ahlakın kaynağı üzerine…

           وَآتُواْ الْيَتَامَى أَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَتَبَدَّلُواْ الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَهُمْ إِلَى أَمْوَالِكُمْ إِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَبِيرًا

“O halde yetimlere mallarını verin, kendi değersiz mallarınızı onlara ait güzel şeyler ile değiştirmeyin ve onların mallarını kendi mallarınız ile birleştirerek tüketmeyin. Bu, doğrusu büyük bir suçtur.” (Nisâ 2)

 

Âyette geçen الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ – lḣabîśe bi-ttayyib-pis ve temiz yahut değerli-değersiz sıfatları ekseninde insandaki ahlakî yapı üzerine bir değerlendirme yapmak istiyoruz. Bu âyeti kerime yetim malları özelinde genel ahlakî bir hüküm de ortaya koymaktadır: Müslümanlar, temiz bir gelir (tayyib) elde etmek ve buna bağlı olarak temiz yiyip içmek mecburiyetindedir. (Ahlakî davranış)

الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ habis/pis ve temiz sıfatları, Kur’ân’da dört âyette daha, Bakara 267, Âl-i İmrân 179, Enfâl 37 ve Nûr 26, geçmektedir. Bu âyetlerde şu noktalara vurgu yapılmaktadır: Müslümanlar, gerek ticaret gerekse tarım yoluyla kazandıklarından zekât, sadaka vb. malî yardım yaptıklarında, kendilerinin, ‘gözlerini yummadan’ almayacakları kötü bir malı, hayır adı altında muhtaç birine vermeye kalkışmayacaklardır. (Ahlaksız davranış.)

الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ sıfatları, âyetlerde, ‘Benim inancım ve imanım seninkinden üstün!’ iddiasında bulunanlara karşı da kullanılmıştır. Allah, doğru ve yanlış inancı kesinlikle birbirinden ayırt edeceğini bildirmektedir. (Âl-i İmrân yüz yetmiş dokuz)

Enfâl suresi otuz yedinci âyette, الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ sıfatları, mü’min-kâfir ayrımını doğrudan karşılamak ve tefrik etmek üzere kullanılmıştır. Kâfirlerdeki pislik, elbiselerinde yahut vücutlarındaki pislik değildir, onlardaki pislik, bozuk itikada bağlı ahlakî davranıştır.

Nûr suresi yirmi altıncı âyette ise, الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ ifadeleri âhlakî davranışların temiz ve pis olanını gözler önüne sermekte ve çok önemli bir kuralı, herkese ahlakî seviyesinde muamele edilmesini, öğretmektedir: “Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır…”

Aslında ilahî kökenli olsun beşeri olsun bütün dinlerin temeli bireyde ahlakî bir yapı oluşturmaktır. Allah Teâlâ, insana nasıl fizikî ve ruhsal bir varlık vermişse, nasıl bilginin ilk kaynağı zihinse (ruh), ahlakın da aynı şekilde insanda fıtrî bir temeli olduğunu biliyoruz. Hayvanlarda gözlemlediğimiz pek çok özellik doğuştandır. Mesela; Ördek yavruları doğumlarından kısa süre sonra suya ulaşıp başarılı bir şekilde yüzmektedir, kuş yavruları belli bir süreden sonra uçabiliyor, hayvan yavruları kısa sürede beslenecekleri memeye ulaşmakta pek mahirdir, yine hayvanların üremesi, yuva yapma teknikleri, avlanma ve gıdalarını bulma yöntemleri, arıların ve karıncaların birlikte çalışmaları, vb. pek çok özellik, tabii süreçler (tecrübe) yaşanmadan ortaya konulmaktadır.

Aynı şekilde insanda da doğuştan bazı özellikler bulunmaktadır. Temiz-pis, iyi-kötü, doğru-yanlış, adalet-zulüm, utanma-utanmama vb. ahlakî davranışları insan, daha bebeklikten itibaren sezinlemektedir. Fakat ahlakî yapı, asıl sosyokültürel yapı içerisinde geliştirmekte ve görünür hâle gelmektedir.

Sonuç: Müslümanlar için ahlak, fıtrîdir. İnsan, Allah tarafından yaratıldığı gibi, ‘insanî ahlak’ da yine Allah tarafından yaratılmıştır/belirlenmiştir. İslam, zaten insanın fıtratındakini ortaya çıkaran, yüksek bir ahlak dinidir.

İnansınlar inanmasınlar, dindar yahut ateist olsunlar, neden herkeste ahlakî farkındalık vardır? Hırsızlığı, adam öldürmeyi, işkenceyi, ensest ilişkiyi onaylayan bir kültür var mıdır? Ahlakî farkındalık olmadan ahlakî seçim yapılabilir mi? Demek ki insanlar, doğuştan görme, işitme, tatma, koklama, dokunuma, konuşma, öğrenme-öğretme, anlama-anlatma, vb. hislere nasıl sahipseler, aynı şekilde ahlakî özelliklere de sahiptirler. Fıtratın kitabı olan Kur’ân-ı Kerim ve izahçısı Sünnet-i Şerif’te mahiyeti gösterilen ahlak, hayatın pratiklerinde gözüktüğünde, mü’minlerde, ‘imanî farkındalık ’hâli belirir. (Ahlakî sorumluluk) Suyun bostan tarlasına ettiğini, ‘ilişkiler ağı içerisinde gözüken ahlaki davranış’, sosyal topluma eder; bireyi ve toplumu her bakımdan güzelleştirir ve emniyetli kılar.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s