Allah ve insan ne istemektedir?
يُرِيدُ اللّهُ لِيُبَيِّنَ لَكُمْ وَيَهْدِيَكُمْ سُنَنَ الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ وَيَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
“Allah, size her şeyi açıklamak ve size, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbenizi kabul etmek ister ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisâ 26)
Âyette geçen يُرِيدُ –yurîdu lafzı ‘istemek’ manasında fiildir. Diğer çok sayıdaki âyette fiilin – يُرِيدُونَ – تُرِيدُونَ –yurîdune-turîdûne şeklindeki kalıplarını da görmekteyiz. İstemek fiilinin öznelerinden (faillerinden) anlıyoruz ki hem Allah teâlâ hem de yarattığı insanlar çeşitli hususları arzu etmekte, istemektedirler. Arzular niyetlerin de göstergesidir.
Âyetlere baktığımızda Rabbimizin şu hususları yapmayı istediğini (tabii yaptığını) görüyoruz:
- Allah dilediğini yapmayı ister. (85/16-2/253)
- Allah hakkı gerçekleştirmek ve kâfirlerin ardını kesmek ister. (8/7)
- Allah kullarına zorluk çıkarmak istemez; aksine insanları imanla tertemiz kılmak ve onlara vaat ettiği nimetini (Cennet’i) tamamlamak ister. (5/6)
- Allah dileyeni/dilediğini doğru yola sevk etmek ister.( 22/16)
- Allah Ahret kazancı isteyenin Ahret kazancını çoğaltmak ister; dünya kazancı isteyenin de dünya kazancını çoğaltmak ister. (42/20)
- Allah kullarına zulüm istemez. (40/31)
- Allah insanlardan günahlarını götürmek ve onları temiz kılmak ister. (33/33)
- Allah insana bilmediklerini açıklamak ister. (4/26)
- Allah insanın tövbesini kabul etmek ister. (4/26)
- Allah insanın kulluk yükünü hafifletmek ister. (4/28)
- Allah inançsız birinin elindeki dünya imkânıyla, günahının çoğalmasını ve kâfir olarak canının çıkmasını ister. (9/55)
- Allah kulları için Ahiret’i ister. (8/67)
- Allah insan yeryüzü hayatında böbürlenmesin ve ilahi emirlere karşı bozgunculuk yapmasın ister. (28/83)
- Allah tövbe etmeyenlerin günahlarını onların başına bir bela kılmak ister. (5/49)
- Allah inkârcılara, ahiretten yana bir nasip vermemek ister. (3/176)
- Allah kullarına daima kolaylık ister. (2/185)
Mümin yahut kâfir olsunlar, insanın tabiatındaki isteme ve yapma duygusu çok ileri düzeydedir. Kur’ân’daki ifadelerden, insanın, يُرِيدُ – يُرِيدُونَ – تُرِيدُونَ yurîdu-yurîdûne-turîdûne / istemek-, eylemine baktığımızda, genellikle şu tür hususları istediğini, yaptığını yahut yapmaya çalıştığını görüyoruz:
- İnsan önündekini, Ahret hayatını yalanlamak ister. (75/5)
- (Kâfir) insan ağızıyla Allah’ın nurunu söndürmek ister. (61/8-9/32)
- İnsan izzet ve şeref ister. (35/10)
- İnsan üstün ve hâkim olmak ister (23/24)
- İnsan tam bir iman için Allah’tan kendisine mektup gönderilmesini ister. (75/52)
- İnsan görev ve sorumluluklarını yerine getirmemek için elinde bahanesi olsun ister. (33/13)
- İnsan menfaati için her türlü yalana başvurmayı ister. (26/35)
- İnsan çıkarı için Allah’ın sözünü değiştirmek ister. (48/15)
- İnsan çabucak geçip giden dünyayı ve onun nimetini ister. (17/18-11/15)
- İnsan menfaati gereği hileye başvurmak ister. (52/42)
- Kimi insan kâfirleri dost edinmek ister. (4/144)
- Kimi insan Allah’ın rızasını ister (18/18-30/38)
- İnsan insanı yoldan çıkarmak ister. (4/27-4/44)
- İnsan Cehennem ateşinden çıkmayı ister. (5/37)
- İnsan çıkarı gereği hile ve hainlik yapmak ister. (8/62-8/71)
- İnsan geçici dünya malını ister. (8/67)
- İnsan yaptığı işten bir çıkar elde etmek ister. (18/77)
- İnsan Karun gibi zengin biri olmak ister. (28/79)
- Kimi insan iman ile küfür arasında bir yol tutmak ister. (4/150)
- İnkârcı insan iman sahiplerini şüpheye düşürmek için Allah ve peygamberlerini ayırmak ister. (4/150)
Sonuç: Tabir yerinde ise insan dünyacı, Yaratıcı ise ahretçidir. Rabbimiz kerim ve rahimdir; her iki âlemin yaratıcısı olarak iman sahiplerinden Ahiret hayatına hazırlanmalarını istemektedir. Fakat modern toplumun bütün hayat kurgusu dünyasını abat etmek üzerinedir. Müslümanlar da günümüzde olabildiğince dünyacı bir paradigma ile yaşamaktadırlar. Her insan durup ne istediğine samimi bir şekilde bakmalıdır. Hayatında öncelediği nedir, dünya mı ahret mi? Nefsi için mi yaşıyor, yoksa günlük ibadetlerini samimiyet ve ciddiyetle yerine getiriyor mu? En iyi cevap insanın kendi hayat pratiklerine bakmasıdır. Nasıl yaşıyorsa, neleri hayatında önceliyorsa, insan odur. Kur’ân’da zikredilen isteklerine baktığımızda insanın derin bir gaflet içinde olduğunu görebiliyoruz. Kendimizi aldatmamak için şu noktaya bakabiliriz: İstekleri ve yaptıkları Allah Teâlâ’nın isteklerine doğru evriliyorsa inşallah insan doğru yol (Sırat-ı Müstakîm) üzere yaşıyor, demektir; aksi, hüsrandır.
M. Talat Uzunyaylalı