Teyemmüm abdesti üzerine bir not…
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْرَبُواْ الصَّلاَةَ وَأَنتُمْ سُكَارَى حَتَّىَ تَعْلَمُواْ مَا تَقُولُونَ وَلاَ جُنُبًا إِلاَّ عَابِرِي سَبِيلٍ حَتَّىَ تَغْتَسِلُواْ وَإِن كُنتُم مَّرْضَى أَوْ عَلَى سَفَرٍ أَوْ جَاء أَحَدٌ مِّنكُم مِّن الْغَآئِطِ أَوْ لاَمَسْتُمُ النِّسَاء فَلَمْ تَجِدُواْ مَاء فَتَيَمَّمُواْ صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُواْ بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَفُوًّا غَفُورًا
“Ey iman edenler! Siz sarhoş iken -ne söylediğinizi bilinceye kadar- cünüp iken de -yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse yahut kadınlara dokunup da (bu durumlarda) su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.” (Nisâ 43)
Maide suresi altıncı ayette az bir değişiklikle aynen tekrar edilmektedir. “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi, başlarınızı mesh edip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelirse yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsi birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla mesh edin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.”
Biz her iki âyetin içeriğinde yer alan فَتَيَمَّمُوا – feteyemmemû ifadesi üzerinde durmak ve kısa bir değerlendirme yapmak istiyoruz: Teyemmüm, fıkıhta, abdest yahut gusül için su bulunmadığı takdirde veya su bulunup da kullanılması mümkün olmadığı zaman temiz olan toprak cinsinden bir madde ile yapılan bir uygulamadır. Eğer kişi hasta ise ve su ile abdest alıp guslettiğinde hastalığının artma tehlikesi varsa, o zaman su bulunduğu halde, teyemmüm yaparak ibadetlerini yapabilmektedir. İslam fıkıhçıları, teyemmüm uygulamasını, ‘elleri temiz toprağa vurup yüze sürmek ve tekrar toprağa vurup dirseklere kadar kollara sürmek’ şeklinde tarif etmişlerdir. (Detay bilgi için fıkıh kitaplarına bakılabilir.)
Teyemmüm su ile alınan abdeste benzemiyor; ‘Kişi önce ellerini toprağa sonra da el, yüz ve kola sürüp nasıl abdest almış olabilir, ortada yapılmış bir temizlikte yok!’, itirazı akla gelebilir. Bu itiraza ruhî yönden bakıp cevap verenler teyemmümün uzun süre su bulamayan kişide kendini temizleme ve namazın kutsal olduğu duygusunu canlı tutmaya yaradığını ifade etmişlerdir. Gerçekten teyemmümün bir mana kazanabilmesi için mü’minde psikolojik rahatlama yahut tatmin sağlayacağı öncelikle kabul edilmesi gereken bir izahtır.
Teyemmüm uygulaması şu hususları da içeriyor olabilir: İslam’ın bütün ibadetleri niyetten sonra belli hareketlerin yerine getirilmesiyle yapılır. Mesela: Hac ibadeti ihrama bürünmek, vakfe durmak, sa’y etmek, şeytan taşlamak, saçları tıraş etmek, tavaf etmek gibi çeşitli hareketleri zorunlu kılar; namaz ibadeti taharetle başlayıp, abdest, vaktin girmesi, ezan, kamet, niyet, tekbir, kıraat, rükû, sücut, tahiyyat, sağa sola selam gibi hareketleri kapsar; oruç ibadeti, niyetle başlar belli zaman aralıklarında yeyip içmeyi ve cinsel ilişkiyi meneder; zekât ibadeti altın yahut kâğıt paradan ya da hayvanlardan ve tarım ürünlerinden belli miktarlarda muhtaçlara verilmesiyle yerine getirilir. Vb.
İslâm’da sadece zihinle yapılan tek ibadet niyettir. Diğer ibadetler belli hareketleri, ayrıca zaman ve mekân şartını zorunlu kılar. Mesela: Vakit girmeden namaz kılınamaz, Mekke’ye gitmeden Hac ibadeti yerine getirilemez; Ramazan ayı gelmeden oruç tutulamaz; Kurban ayı gelmeden kurban kesilemez. İbadet için yapılan niyetin ya da kişinin tek başına kıldığı namazdaki kıraatinin bile kendi duyacağı kadar bir sesle okuması tercih edilmiştir. Su bulunmadığı zaman yahut hastalık nedeniyle su kullanamayan birinin teyemmüm etmesi ve teyemmümün belli hareketler içermesi İslam dininin harekete/eyleme bağlı ibadet akışına uygundur. Aslında cihattan riyazete, ticaretten zanaate, siyasetten sanata kadar mü’minlerin hayatları niyetlerine bağlı olarak dini hayattır ve tamamı eylem içerir. İçe dönük bir ibadet olan tasavvuftaki zikir yolu da açık yahut gizli şekilde zikir lafzının söylenmesiyle yapılır ki, bu da yine hareketten azade değildir.
Sonuç: O halde zor zamanların bir uygulaması olarak teyemmüm abdesti su ile alınan abdest gibi bir abdesttir. Ancak teyemmüm abdestinin su gibi bir nesnesi yoktur, hareketlerle alınan bir abdest şeklidir. Suyla alınan abdestle yapılan her ibadet susuz bir şekilde belli hareketlerle alınan teyemmüm abdestiyle de yapılır.
M. Talat Uzunyaylalı