Home

mekke

Allah Teâlâ’nın emriyle kurulan tek şehir: Mekke!

 

وَهَذَا كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُّصَدِّقُ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنذِرَ أُمَّ الْقُرَى وَمَنْ حَوْلَهَا وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَهُمْ عَلَى صَلاَتِهِمْ يُحَافِظُونَ

“Kur’ân, kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu Kitab’a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar.” (En’âm 92)

Allah’ın yeryüzünde doğrudan kurdurduğu tek şehir Mekke’dir denilebilir. Mekke, tarihsel olarak, Arap yarımadasının başkentidir; din, ticaret, siyaset, kültür ve sosyal hayat Mekke ve civarında yoğun bir şekilde yaşanmıştır. Allah Teâlâ, Beytullah’ı Medine’de, Şam’da, İstanbul’da, Atina’da, Paris’te değil, ustalık ve işçiliğini seçkin peygamberleri, Müslümanların da atası olan, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’e, Mekke’de inşa ettirdi. Mekke şehri Beytullah’ın etrafında meydana geldi. Hz. İbrahim, eşi Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail Mekke’nin ilk ve şerefli sakinleridir. Allah, Mekke’yi tercih etti; Mekke’nin bütün yeryüzü şehirlerine rücahniyeti var; Allah, Beytullah’ı, talimatla, alelâde kimselere değil, peygamberlerine, Mekke’de, Mescid-i Haram bölgesinde, imanın merkezi olarak inşa ettirdi. Mescid-i Haram’ı ve onun ortasındaki Beytullah’ı, böylece, ebedî olarak, “tevhidin ve hidayet”in kaynağı kıldı ve Allah, iman evinden daha şerefli bir mekân yaratmadı.

Allah, âyette, Mekke için neden ‘umme-lkurâ/şehirlerin anası’ diye buyurdu? Şehir; medeniyet demektir; Mekke’siz medeniyet ise, deniyyâttır! Hayır üzere olan her medeniyetin kaynağı Mekke’dir; Mekke’siz bütün medeniyetler put medeniyetidir. Mekke, Kur’ân medeniyetinin evidir; tüm Müminler bu evin fertleridir. Kadim Mekke, İslâm öncesi Arap âleminin “put” eksenli inanç merkeziydi. Dalâletin karanlığına gömülüp kalmıştı. Hz. Muhammed (sav) Mekke karanlığının üzerine doğan güneştir; böylece Mekke, en büyük şereflerinden birine daha sahip oldu. Efendimiz, kırk yaşına gelinceye kadar, Beytullah, tevhidin ve hidayetin değil, şirkin ve delâletin evi olarak kaldı. Oysa Allah, Beytullah’ı, ebedî olarak hidayetin kaynağı kılmıştı. Hz. Muhammed (sav), Beytullah’ı, Mekke ve civarını şirkten temizledi; Mekke’de Rabbin “El-Hâdî” sıfatı tecelli etti, Mekke yeniden hidayetin nuru ile, Nûr-î Muhammedî ile, parladı; milyarlarca insan bu hidâyet nuruna erişerek, ebediyet âlemine, bu nurun aydınlığında vardı.

Allah, Müminlere Mekke’de bir “Kıble” tayin etti: Beytullah. Kabe’ye dönmek, Kıble’ye dönmek demektir. Sayıları iki milyara yaklaşan yer yüzü Müslümanları, nerede yaşarlarsa yaşasınlar, her gün beş kez kalpleri ve bedenleriyle, Kabe’ye (Kıble’ye) döner ve namazlarını öylece Allah’a eda ederler. Yer yüzünde başka böyle kutlu bir şehir yoktur. Mekke namazın evi; Beytullah’ın sırrı, namazın sırrı!.. Mekke; Kur’ân şehri; Allah’ın son dini İslâm ve O’nun son kitabı Kur’ân ve O’nun son elçisi Hz. Muhammed aleyhisselam, Mekke’den yer yüzüne coşkulu bir rahmet ırmağı gibi yayıldı. Bu feyizli ırmağın akışı kıyamete kadar sürecek.

Kendinden önceki peygamberleri ve kitapları tasdîk eden Kur’ân, akıl sahipleri ve düşünenler içindir ve ona uyanlar, dünya çölünden kurtulup Allah’ın merhamet ırmağına ermiş olurlar. Çünkü yer yüzünde bir Mekke vardır ve bir de onun çevresi; Mekke merkezdir, tüm şehirler çevre; Mekke ışıktır, batışı olmayan güneş, yer yüzü şehirleri nasipleri ölçüsünde o güneşin  ısısından ve ışığından istifade ederler. Mekke olmadan yer yüzü puthanedir. “Şehirlerin anası (Mekke’de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur’ân vahyettik. İnsanların bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir.” (42/7)

Sonuç: Hacca ve Umreye gidenler bu kutsal şehirde dünya elbiselerini çıkarıp ahret kefenlerini giyerek, Allah’a kulluk yaparlar. Mekke’de bir mekândan bir mekâna geçerken, her fırsatta, ümit dolu gönülleriyle Rablerine şöyle seslenirler: “Lebbeyk Allahümme lebbeyk… / Ey Allah’ım! hizmetine geldim…” Yürekten kopan her “Lebbeyk/buyur Allah’ım!” çağrısına Allah Teâlâ’da “Lebbeyk/buyur ey kulum!” la mukabele etmektedir!!! Artık gerisinin takdirini iman ve akıl sahiplerine havale ediyoruz.

M. Talat Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s