Home

ibrahim-tenekeci-kapali-mekc3a2n-turuncuda

Allah Tealanın zenginliği ne demektir?

وَرَبُّكَ الْغَنِيُّ ذُو الرَّحْمَةِ إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَسْتَخْلِفْ مِن بَعْدِكُم مَّا يَشَاء كَمَآ أَنشَأَكُم مِّن ذُرِّيَّةِ قَوْمٍ آخَرِينَ

“Rabb’ın, hiçbir şeye muhtaç değildir, merhamet sahibidir. Sizi, başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi, dilerse, sizi de yok edip, sizden sonra yerinize dilediğini getirir.” (En’âm 133)

Âyette geçen ‘Verabbuke-lġaniyyu’/‘Rabbin ganidir’ ifadesi Allah’ın ‘varlığa’ ihtiyaç duymadan zenginliğini gösterir ki, gerçek zenginlik budur. Beşeri zenginlik ötekinin varlığını zorunlu kılar; mesela otomobil fabrikasına sahip bir zenginin zenginliği ürettiği otomobillerin satılmasına bağlıdır. Otomobillerin alıcısı olmazsa otomobil fabrikası kapanır, zengin fabrika sahibi de fakir bir insan oluverir. Fakat, Rabbimizin zenginliği böyle değildir; O, teşbihte hata olmasın, hem otomobili hem de otomobili kullanacak özneyi yarattığından zenginliği benzersiz ve ebedîdir. Yine fabrika sahibi, otomobili bir ücret karşılığı satmaya mecburdur; zenginliğinin kaynağı da zaten budur. Otomobilleri bedava dağıtsa çok kısa sürede iflas edip züğürt bir insan olacaktır. Oysa Allah Teala, yarattığı ‘şey’leri, rahmetinin, merhametinin, eşsiz zenginliğinin bir ifadesi olarak yaratmakta, tüm varlığa ihtiyaçlarını bir ücret karşılığı olmadan vermektedir. Allah; almaz, satmaz; sadece ihsan eder.

Âyetin devam eden bölümünde yer alan ‘in yeşe yużhibkum veyestaḣlif min ba’dikum mâ yeşâu kemâ enşeekum min żurriyyeti kavmin âḣarîn’ / ‘Sizi, başka bir kavmin soyundan getirdiği gibi, dilerse, sizi de yok edip, sizden sonra yerinize dilediğini getirir’ ifadesi de Rabbimizin zenginliğinin neye tekabül ettiğini açık bir şekilde göstermektedir.

Âyette geçen ‘żurriyyeti’ ifadesi ‘soy’ olarak manalandırılmıştır. Allah, Âdem ve Havva’yı insanlığa bir menşe olarak yaratmış ve onların yer yüzüne dağılan evlatlarından farklı kültürlere mensup insanlar meydana getirmiştir. Nasıl yeraltı suları içinden geçtikleri fizikî imkânların vasfını kazanıyorsa insanlar da bulundukları coğrafi bölgelerin çeşitli özelliklerini kazanırlar. Yüksek rakımlarda yaşayan insanlar, deniz kenarlarında yaşayan insanlardan farklı psikolojiye ve sosyolojiye tabiidirler. Bir birlerinin nesilleri olarak yer yüzüne dağılmış insanlığın duygu, düşünce, tutum ve davranışlarını ortaya koyma biçimlerinde, pek çok farklılık söz konusudur. İşte tüm bunlar Rabbin zenginliğinin bir başka veçhesidir.

Sonuç: El-Ganiyy olan Allah ötekinin varlığına bağlı olmadan zengindir; El-Muğnî olan Allah, dilediğini dilediği yerde yaratır, yaşatır ve ona çeşitli imkânlar verir. Yerde ve göklerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Kimse kendi varlığına ve dış varlığa ‘benim’ diye sahip çıkamaz. Bu, bir aldanma ve aldatmadır. Eğer hayatlarımızın ve mallarımızın sahibi olsaydık elimizde kalırdı. O zaman insanlar mutlak manada fakirdir. Bize verilen hayat ve kâinat bir ihsan-ı ilâhîdir. Aklı, iradeyi bu yönde kullanıp bizi yaratan, bize hayat ve kâinat veren; yetmemiş, bize ebedîlik bahşetmiş, bizim için cennetler yaratmış Rabbin kapısına kul olalım.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s