Allah’ın yolu, Allah’a gider!
وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
“Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyunuz, başka yollara uymayınız; zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte, sakınmanız için Allah size bunları emretti.” (En’âm-153 )
En’âm suresinin 151. Ayetinden itibaren sayılan emirler, helâl ve haramlar, bütün peygamberlere emredilmiştir ve bu ilkeler ilâhî yolun düsturlarıdır. 151. Âyette şu emirler sayılmıştır:
– Allah’a ortak koşmayın.
-Anaya babaya iyilik yapın.
-Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin.
-Gizli ve açık kötülüklere yaklaşmayın.
-Haksız yere cana kıymayın.
En’âm suresi 152. Âyette de şu emirler verilmiştir:
-Yetimin malına yaklaşmayın!
-Ölçü ve tartıyı eksiksiz yapın.
-Yakınınız da olsa âdil olun.
-Allah’a verdiğiniz sözü tutun.
Yazıya konu ettiğimiz En’âm suresi 153. Âyette ise bu emir ve yasaklar Allah’ın doğru yolu olarak ilân edilmiştir: “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyunuz, başka yollara uymayınız…”
Dünyada yol çok; hatta şöyle denilebilir: Şu an yedi milyar civarında insan yaşadığı söylenmektedir yeryüzünde; bu da bi o kadar yol demektir! Fakat akıllı ve imanlı insan nefsine uymaz, Allah’ın gösterdiği yolu izler, çünkü aksi davranışın bir çıkmaz yol olduğunu bilir. Kişi Allah’tan uzaklaştıkça hayatı sıkıntılarla geçmeye başlar. Asla mutlu biri olamaz. ‘Param var, iyi bir işe sahibim, bir eşim hatta çocuklarım da var; fakat ben niçin mutsuzum? Çevremdekiler neden mutsuz?’ vb. sorular günlük hayatın bir parçası haline gelir. Aile içi sorunlar, boşanmalar, alkol ve uyuşturuculara yöneliş, kumar, ahlakî değer yoksunluğu kişiyi kuşatır. Allah’ın açtığı caddeden yürümeyen, loş ve karanlık sokaklara dalan her kişinin yolu bir kötülüğe çıkar.
İnsanların geliştirdiği felsefî inanışlar, ideolojiler, insana kılavuzluk edemez; tarihe dönüp baktığımızda her ideoloji ve felsefî inanışın arkasında, içi aldanmış, aldatılmış insancıklarla dolu, büyük bir sefalet çukuru olduğunu görüyoruz.
Allah’ın ve O’nun nurlu yolunun alternatifi yoktur. Allah’tan uzaklaşanın hayatı düzensizlik, keder, karışıklık, şaşkınlık, korku ve ümitsizlikle dolu olacaktır. Bu durum ışığın olmadığı yerde karanlığın olmasının tabiiliği gibi bir sonuçtur.
Sonuç: Esma-i Hüsna ile vasıflanmış Allah Teâlâ güzeldir; Kur’ân O’nun parıltılı hidayet yoludur. Kim Kur’ân yolunun yolcusu olursa, doğruca Rabbine ulaşır. Nefse tabi olmak, şirk ve şirkin kaynağı ise çirkindir; nefsin ve şirkin yolu korku ve ümitsizlikle doludur; o yolun yolcuları hem bu dünyada hem de ebedî âlemde mutsuzluktan kurtulamazlar.
M. Talât Uzunyaylalı