Home

dua

Allah’ın öğrettiği dua ve zikir yöntemi

 

وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ وَلاَ تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ

“Sabah akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak, alçak sesle Rabbini an ve gafillerden olma.” (Â’raf 206)

Bu ayet-i kerimede müminlere yirmi dört saatlik periyotlarla kullanabilecekleri ‘Allah’ı Anma Programı’ ve bunun yöntemi öğretilmektedir. Gündüz ve gece, uyanık durumdayken, Allah’a dair farkındalığı korumak bu yöntemin esası olmaktadır. Beş vakit namazı da içinde taşıyan bu yöntem gün içerisinde, yaşanılanlar ne olursa olsun, Allah’la irtibatın korunması zorunluluğunu işaret etmektedir. Allah’ı unutarak günü tamamlayan kişi, -o gün eğer onun bir sermayesi ise-, o sermayesini kaybetmiş olacaktır. Kaybedilen sadece yirmi dört saatlik ömür sermayesi olmayacaktır; aynı zamanda o yirmi dört saati geçirme şekli (gün boyu yalan yanlış konuşulanlar, alınanlar-satılanlar, yeyip-içilenler vb. haller, nefs-i emmare seviyesinde kaldığından) amel defterine ağır bir hesap olarak kaydedilecektir. O halde bilinmelidir ki, her yirmi dört saat, Allah’ın kullarına verdiği birer sermayedir. Ve her gününün muhasebesi melekler tarafından tutulmaktadır. Herkes her günün karının mükafatını alacak ve zararının cezasını da çekecektir.

Yaşanan günleri büyük nimet bilip ve her bir günü Allah’ın rızasını kazanmak için kullanmak, şuurlu Müslüman olmanın bir gereğidir. Günün kişiye bağışlanmış bir imkan (sermaye) olduğunu bilen her mümin öncelikle namazını kılarak şükrünü eda edecektir. Ondan sonra da ister evinde, ister iş yerinde, ister bir parkta otururken, ister metroda, ister otobüste, ister vapurla karşıya geçerken olsun, daima kalbine yönelip, sükûnet üzere, bir takva haliyle Rabbine rücu etmelidir. Bu rücu esnasında sıfat-ı ilahisi üzerinden Rabbini düşünmelidir. Sadece ‘Ya Kerim’, ‘Ya Rahim’ vb. dememelidir; önce Kerim sıfatıyla ilgili teorik bilgileri edinmeli sonra da Kerim sıfatının tecellilerini varlık üzerinde müşahede etmek için düşünmelidir. İşte her sıfat-ı ilahi için bu metot uygulanabilirse kişinin elde edeceği akli bilgisi ve müşahedesi, Rabbine olan yakınlığını temin edebilecektir. Kalbinin bir ameli olarak, bu durum, kişide hayranlık, saygı, ürperti hallerini oluşturacak ve Halık’ına olan teveccühünü kat be kat arttıracaktır.

Sonuç: İçinde Allah’ın anılmadığı her bir günde kişi haddini aşmış ve günlük ömrünü gafletle geçirmiş demektir. Yirmi dört saatlik her ömür sermayesini Allah’a karşı farkındalığa sahip olmadan geçiren kişi sermayesini kaybetmiştir. O, müflis biri olarak günü tamamlamıştır. İçinde beş vakit namaz olan, tezekkür ve tefekkür içeren her yirmi dört saat ise, muazzam bir kazanç demektir. Kişi, gün boyu Rabbinin farkında olarak, şahsi ibadetlerini yapmış, tezekkürde ve tefekkürde  bulunmuş, helale harama riayet ederek, insanlarla olan münasebetini tamamlamış ise, bu farkındalık hali, onun kalbinde bir sakinlik ve takva neşesi doğuracaktır. O kişi, gün boyu Rabbini anmıştır, Rabbi de onu anmıştır. Yirmi dört saatlik ömür sermayesini bu şuurla yaşayan her Müslüman, her iki alemin bahtiyarı bir kimsedir.

M.Talât Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s