Allah ve Resulü “hayata” çağırır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
“Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resûlü’ne icabet edin. Bilin ki şüphesiz Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve(siz) muhakkak O’nun huzuruna toplanacaksınız!” (Enfâl 24)
İnsan ebediyet için yaratılmıştır; dünya hayatında ona emredilen dini kurallar Ahret hayatını Cennette ebedi olarak devam ettirmesi için bir yol kılavuzudur. Mümin kişiye bu imtihan dünyasında huzurlu bir hayat sağlayacak ve ölünce başlayacak Ahret hayatında da Cennete gitmesini garanti edecek olan Allah’ın emir ve yasaklarına ve Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed (sav)’in sünnetine uymaktır.
Allah ve Resulü, insanlara neyi emretti ve onları neden sakındırdı ise onda insanlar için, açık-gizli bir menfaat vardır. İman eden kişiler bu emir ve yasakları kabul edip hayatlarında uygulamakla mesul tutulmuşlardır. Ayette geçen “Allah kişi ile kalbi arasına girer” ifadesinin tam izahını Rabbimizden başkası bilemez. Fakat şöyle bir fikir ileri sürebiliriz: Kur’an’ın başka ayetlerinde Allah, insanı görüp gözettiğini, uyanıkken yahut uykuda iken insanın daimi bir şekilde murakabe altında tutulduğunu bildirmektedir. Allah’ın emir ve yasakları ile imtihan edilen insan, iradi fiillerini gerçekleştirirken, fiilden önce o hareketin tasavvuru kalpte belirir. Dikkatle kendine bakan, iç sesine kulak veren kişi bu durumu nefsinde keşfedecektir. Öyle ise insan niyetini Allah’ın ve Resulünün rızası doğrultusunda yaparsa, Allah onun amelini bihakkın yapmasını da nasip edecektir. Belki düşeceği tehlikelerden de kişiyi koruyacaktır. Amel ve niyetin arasında Allah’ın hazır ve nazır olduğunu bilen insan Rabbine, peygamberimiz gibi dua etmelidir: “Ey kalpleri çeviren Allah! Benim kalbimi senin dinin üzerinde sabit kıl!”
Sonuç: Allah, yarattığı ve hayat verdiği insanların evvelini, ahirini, zahirini ve batınını hakkıyla bilir. İslam fıtrat dinidir; ortalama her insan bir şey yapmaya yöneldiği zaman, o işteki karı zararı, iyiliği kötülüğü fıtraten hisseder; kalbi ona gerekeni söyler, doğru yolu gösterir! Öyle ise ikircikli hallerden, menfaatcilik, şehvetcilik, çıkarcılık vb. Müslümana yakışmayan sıfatlardan kurtulmanın kestirme yolu Allah’ın emir ve yasaklarına göre bir hayat yaşamak ve Peygamberin sünnetine uymaktır. Allah’ın emirlerine ve Resulünün sünnetine uymanın dışındaki hayatlar; bayat gıda yemek gibidir, şaşaası, albenisi ne olursa olsun, yiyeni zehirler! İyilik de kötülük de saridir; her ikisi de diğer insanları etkiler. İyi hayat, Allah ve Resulüne uymakla, fıtratın sesini dinlemekle elde edilir. İçinde Allah ve Resulüne yer verilmeyen her hayat, vicdanın sesini bastırmış, zavallı bir tantanadan ibarettir ve akıbet kişiyi cehenneme götürür.
M.Talat Uzunyaylalı