Home

652_320_be0c05e2

Domuz haram, faiz helal, öyle mi?

 

قُلْ أَرَأَيْتُم مَّا أَنزَلَ اللّهُ لَكُم مِّن رِّزْقٍ فَجَعَلْتُم مِّنْهُ حَرَامًا وَحَلاَلاً قُلْ آللّهُ أَذِنَ لَكُمْ أَمْ عَلَى اللّهِ تَفْتَرُونَ ﴿◊﴾ وَمَا ظَنُّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَشْكُرُونَ

“De ki: Allah’ın rızk olarak indirdiği şeyler üzerinde düşündünüz mü? O rızklar ki, bir kısmını yasaklıyor, bir kısmını da meşru görüyorsunuz. De ki: Böyle yapmanız konusunda Allah size izin mi verdi; yoksa tahminlerinizi mi Allah’a yakıştırıyorsunuz?”; “Peki, yalanlarını Allah’a yakıştıranlar, Kıyamet Günü hakkında ne düşünüyorlar? Gerçek şu ki, Allah insanlara karşı cömertlik göstermektedir; ama onların çoğu şükretmez.” (Yunus 59, 60)

Rızk veren Allah’tır; miktarını, takdirini O yapar. Yiyilen, içilen, giyilen, üretimi ve ticareti yapılan şeylerde neyin  helal neyin haram olduğunun kaynağı insan değil, Allah’tır. İnsanların  bazı şeylere helal, bazı şeylere de haram kararı verme yetkisi yoktur. Bunun aksinin geçerli olduğu bir toplum bir nevi isyan toplumudur. Zanlarına göre yaşamakta ve insanları yönetmektedirler. Oysa eğer Allah’a inanıyorlarsa buna yetkileri olmadığını bilmeleri gerekmektedir. Zannıyla hayatını yaşayan kişi veya toplum, sorumludur, cezaya maruz kalacaklarını,  Allah (cc), peygamber ve kitap göndererek bildirmiştir. Her konuda hükmün kaynağı Allah’tır. Şimdi rızk kavramına biraz daha şümullü bakalım:

Yeyip içmede, giyim kuşamda Allah sınırlar koymuştur. Rızk deyince de akla ilk gelen bu nevi şeylerdir. Oysa Allah’ın insana takdir ettiği şeylerin tamamına rızk olarak bakabiliriz: Dünya da canlıdır: Her varlığın rızkı vardır; yağmur, kar, güneş de dünyanın rızkıdır. 59 ayetin ilk bölümünde yer alan, “De ki: Allah’ın rızk olarak indirdiği şeyler üzerinde düşündünüz mü?” ifadesi, rızkın sadece toprağa, denize (suya) bağlı olanları üzerinde değil, aynı zamanda gökyüzüne de, nimet noktasından bakmamıza kapı açmaktadır. Güneş, ay, yıldızlar, bulut, rüzgâr, mevsimler, günler, rızk dairesine neşvünema bulur. Bu imkanların her biri rızk yönünden tefekkür edilmelidir.

Fani dünya nimetleri insan için yaratılmıştır; fakat Allah insanı ahret için yaratmıştır. Ahretin iki alemi vardır: Cennet veya cehennem. İnsan, dünya nimetlerini (rızkları) kullanırken, aslında ahret hayatına yatırım yaptığının farkında olmalıdır. Paylaşılan (zekât, sadaka) helal kazanç, kişiyi cennete götürürken, haram kazanç kişiyi cehenneme kadar sürükleyebilmektedir. O halde insan, eline geçen rızk üzerinde düşünürken, elindeki rızkın elde edilişi ve harcanmasıyla ilgili yapacağı dinî değerlendirme, kişinin akıbetiyle ilgili ona malumat verecektir. Helal kazanan, kazandığından infak edenle, haram kazanıp nefsine hizmet eden Allah katında bir değildir.

Allah’ın rızk olarak verdiği nimetler saymakla bitmez. Cenâb-ı Hakk’ın ekseri Esmasının insana, canlılara, cansızlara bakan birer nimet cephesi de vardır: Mesela Rezzak sıfatı bir nimet membaı olduğu gibi Basîr, Semi, Kerim, Rahim, Samed, Kadir, Hayy, Rab, Cemil, Macîd, Hamid, Gani, Malik, Halik, Bâri, Sânî, Bedî, Fâtır, Fâlik, Muhyî, Mümit vb. sıfatları da aslında bir nevi nimet membaıdır.

Mesela elma bir nimettir; rızktır; fakat tadı, görüntüsü de rızkın sunuluşundaki güzelliği gözler önüne serer. Allah, bir rızk yaratmadı ki, onun tadı ve görsel bir güzelliği olmasın. Sütü, yumurtayı, balı, üzümü, kirazı, inciri, armudu, eriği, fasulyeyi, pazıyı, kabağı düşünmeli; her bir nimetin rengine, şekline, tadına bakmalı, bir tek rızkın içinde Rabbimizin kaç isim-sıfatı gözüküyor, iyice incelemeli, tefekkür etmelidir ki,  Allah Teala takdir edilebilsin. Göz, kulak, ağız, burun, dil, diş, her bir organ bedene vücut veren nimetlerdir. Hakeza; uzay, hayvan, bitki birer rızktır; kimi rızk mideyi duyurur, kimi rızk kalbi, kimi de aklı…

Bir başka Kuran ayetinde “Dünyadan da nasibini unutma” denilmektedir. Helal rızk Allah’ın insanlara önerdiği rızktır. İnsan helal rızk kazanır, kifayet-i rızkla yetinir, eline geçen nimetin zekâtını verir, hayır hayratta bulunursa, o rızk aynı zamanda kişinin ahret hayatını inşa eden asıl büyük bir nimete dönüşür. Kişinin dünyadaki nasibi kasasındaki altın ve para değil; o altın ve parayla elde ettiği Allah’ın rızasıdır. İyi bakmalı: Rızkın içinde cennet gizlenmiş; rızkın içinden cehenneme yol açılmış…

Zaman da bir nimettir; bir rızktır: Zamanını, sadece fani dünyanın nimetleri peşinde koşturan kişi, ebedî âlemi düşünmeyen, gaflet sisi içinde kaybolmuş bir sarhoştur. Oysa zaman, Allah’ın rızasını kazanmak için insana verilmiş bir diğer imkandır. Yirmi dört saatte beş vakit namaz en büyük rıza-yı ilahi vesilesidir. Namazsız geçen bir günün sonunda kişi, o gün iflas etmiş; zaman nimetini bir kumarbaz gibi, kaybetmiştir.

Sıhhat, gençlik nimeti de bir rızktır: Her ikisi de Allah için kullanılmıyorsa sonu yine zarar yine hüsrandır. Modern toplumda gençlik, ekseri, nefsin zebunu görünümündedir. Allah’a kulluk yapamayan bir kısım gençlik, nefsine kulluk yapmaktadır. Eğitim sistemi, aile ortamı, sosyal çevre gençliğe ilk görevinin Allah’a karşı kulluk görevi olduğunu belletmiyor, belletemiyor. Aksine dış başarı; iş, eğitim, kariyer, makam-mevki yüceltiliyor ve gençler bu hedeflerin peşine salınıyor. Şuursuz bir tazı gibi avının peşinde koşan budalaya düşen ise ilerlemiş bir yaş, bitap düşmüş bir vücut ve hesabını vereceği bir hayat nimeti…

Kuran, en büyük rızk: Kuran’da yer alan emirler, yasaklar insanın dünya hayatını en mükemmel bir şekilde yaşaması için Allah tarafından konulmuş yasalardır. İçkiyi, domuz etini ve faizi Allah nimetten saymamış; fakat bugün domuz yemeyen ve fakat faiz yiyen içki içen Müslüman mebzul miktarda artmıştır. Allah, kanunlar indirmiştir; muamelatla ilgili, cezalarla ilgili, aile hukukuyla ilgili… Her birisi insan için nimettir; fakat kimi Müslüman bugün kanun-i ilahiyi de reddetmektedir; şuursuzluk, cahillik, nankörlük, tefekkürsüzlük, İslam âlemini sarıp sarmalamıştır.

Sonuç: Allah’ın emirleri birer hükümdür. Her emir ve yasak, her nimet ve rızk, insanın lehine düzenlemiştir; böylece insanın dünya ve ahret hayatı güven altına alınmıştır; Kuran insanı güvendedir. Fakat kimi insan bu güvenlik dairesinden çıkmış, kendi iradesiyle kendisine yol açmış,  (haşa) farkında olarak olmayarak, Allah’ı terk etmiştir.

M.Talât Uzunyaylalı

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s