Home

353_120620151225_925161992

Rızık mucizesi!

وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ 

“Yeryüzünde rızkı  Allah’a ait olmayan hiçbir canlı yoktur. O, onların karar kıldıkları yerleri de, emaneten durdukları yerleri de bilir. Onların hepsi apaçık bir kitaptadır. (Hûd 6)

 

Mucize; insanı hayrete düşüren ve peygamberler tarafından Allah’ın yaratmasıyla gerçekleşen olağanüstü olaylardır. Fakat her ân ve her andaki muazzam hadiseler gösteriyor ki, zerreden kürreye  dek, her şeyin, her ân, tek bir varlık gibi hareket etmesi, büyük bir mucizedir. Her yirmi dört saatten sonra yeni bir yirmi dört saatin başlaması, güneşin, ayın, yıldızların düzeni, zamanın ve mekânın bütüncül hareketleri… Eğer bu faaliyetler, bir failin fiili olmasa bu düzen, bu intizam, bu ahenk mümkün olmayacaktı. Yerin altında, yerin üstünde, denizin içinde, havada karada koşan, sürünen, uçan, yüzen, gezen ve bitkiler gibi, bulundukları yerde sabit duran varlıkların rızıklarını,  Yaratan peşlerinden koşturur. Rızık; insan, hayvan, bitki, her canlıya adeta aşıktır. Zamanda ve mekânda, her varlık için, rızık ve rızka ulaşma sebepleri yaratılmıştır. Yoksa kırk sekiz saatte mahlûkatın yarısı ölür, bir hafta sonra ortada canlı namına çok az varlık kalırdı!

İnsan dışındaki varlıkları tabii bir hisle, bir içgüdüyle, insanı ise iradesiyle rızıklara sevk eden Rezzak olan Allah’tır. Ömrü tamam olan insan, hayvan ve bitki, mekânda ve zamandaki hareketi azalır, yahut tamamen durur, yeyip içmeden kesilir, ne bir yudum su içebilir ne de bir lokma bir şey yiyebilir. Rızk, insanların ve tabiatın elinde olsaydı kimse ölmezdi! Demek rızkı veren rızkı kesiyor; rızka iştah yaratan, rızıksızlığa iştahsızlık da yaratıyor. Yani her şey Onun kudret elinde cereyan ediyor. Her canlı kendisine takdir edilen rızkı yeyip içmeden ve havayı solumadan bu âlemden ayrılamaz.

Mekânın ve zamanın koynunda gözüken her canlı; ister bir yumurtanın içinde bir civciv olsun, ister bir kadının yahut bir hayvanın rahminde bir canlı olsun; varlığı saran, ister gece ister gündüz olsun, Halik mahlûkundan haberdardır. Annenin haberi bile yokken rahimdeki bebeğe, anne vücudundan gıda hortumu bağlayan, yavru doğunca onun için anne memesini sütle dolduran, anneyi yavrusuna şefkat delisi eden, Allah’tır.

Allah varlıkları rızık peşinde koşsunlar diye yaratmadı. Çünkü her canlı için rızık yaratılmıştır; uçarak, yüzerek, yürüyerek, sürünerek gider, onu bulur ve açlığını giderir. Hayvanlar ve bitkiler, fıtrî bir teslimiyet içindedir. Rızık endişesi taşıyan bir hayvan görülmemiştir. Yerin altındaki solucanı, köstebeği aç bırakmayan, uçanı kaçanı doyuran, oturanı yatanı besleyen hep Rabb Teâlâ’dır. İnsan hariç, diğer varlıklar, nasıl fıtrî olarak rızka yönelip ona ulaşabiliyorlarsa, yine fıtrî olarak, varlık, Allah’ı da bilmekte ve  Ona kulluk etmektedir.

İradî bir varlık olarak, insanın da, hayvanlar ve bitkiler gibi, rızkı yaratılmıştır; fakat imtihan sırrı gereği, insanın rızkına ulaşması, onun kesbine bağlanmıştır. Hareket etmesi, teşebbüse geçmesi kişiyi nasibine ulaştırmaya yetecektir. Ne var ki insan, hayatı sadece rızık elde etmek için yaşarsa, o bir bahtsızdır. İnsan, hayatı, Allah’ın rızasını kazanmak için yaşamalıdır; çünkü bunun için yaratılmıştır; insanın böyle bir görevi olmasaydı hayat da, rızık da abesten ibaret olurdu. Ama haşa! Allah, abes bir şey yaratmamıştır. Her işinin hikmeti vardır ve bu hikmetler Kuran’da açıklanmıştır. İşte bazı âyetler:

“Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik. Ve o su ile ölü toprağa can verdik. İşte hayata yeniden çıkış da böyledir.” (Kâf 10)

“Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir. Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum. Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah’tır.” (Zâriyât 55-58)

 “Resulüm! De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor?..” (Yûnus 31)

“Nice canlı var ki, rızkını yanında taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah’tır. O, her şeyi işitir ve bilir.” (Ankebût 60)   

“Ey insanlar! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın; Allah’tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? Ondan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da çevriliyorsunuz!” (Fatır 3)

“Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir?..” (Mülk 21)

“Görmez misin ki; göklerde ve yerde olanlar; güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde ediyor…” (el-Hacc 18)  

“Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar, O’nu tesbih ederler. O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ama siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O, Halîm’dir, çok bağışlayandır.” (İsra 44)

Sonuç: Zamana, mekâna, varlıklara ve rızka dair soruların cevabı Kuran’dadır. Ayrıca kâinat kitabında da her varlığın öyküsü yazılıdır. Levh-i mahfuzda kaydı olmayan bir canlı vücut bulamaz. İlmi, kudreti, hikmeti her şeyi kuşatan Rabbimizin şanı ne yücedir ve bunun farkında olup rızka değil, rızkı Yaratana kulluk eden insan da ne değerli bir insandır. Kuran’da, Rabbimiz, Efendimiz’in (sav) şahsında bizlere emrediyor:

“Resulüm! Senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allahtır. O sizin, bunu sayamayacağınızı bildiği için, sizi bağışladı. Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah’ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da Allah yolunda çarpışacaklardır. O halde Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a gönül hoşluğuyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah’tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Müzemmil 20)

M.Talat Uzunyaylalı

 

2 thoughts on “296. FİKİR / Hûd

  1. Yarın ne kazancımız olacağını bilmeyen olmamamız gerçeği karşısında, bu rızık ile ilgili bilgiler, bizi rızık derdinden çok buradaki her sınavı geçmekte nasıl ve neleri önden gönderdiğimiz muhasebesine yönlenmeye sevk ediyor. Allah razı olsun.

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s