361. FİKİR / Nahl

Güzel bir hayat yaşamanın koşulları

مَنْ عَمِلَ صَالِحاً مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيٰوةً طَيِّبَةًۚ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَجْرَهُمْ بِاَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

 “Erkek olsun, kadın olsun, kim Mü’min olarak güzel bir iş yaparsa, Biz ona huzurlu bir hayat yaşatır; yaptıklarının daha güzeliyle de ödüllerini veririz.” (Nahl 97)

Rabbimiz bu mübarek ayette, kadın ve erkeğin dünyada güzel bir hayat yaşamasının koşullarını bize açıklamaktadır. Dünyada güzel bir hayat yaşamanın birinci koşulu; mümin olmaktır. Mümin olmak; Allah’a ve emirlerine inanmak demektir. Allah, emirlerini Kuran’da toplamıştır; Kuran, Allah’ın yasa kitabıdır; Allah katında bir değer ifade eden fiiller, ilahi yasaya uygun olmak zorundadır.

‘Ben kimim, bu dünyaya beni kim getirdi, buradaki görevim nedir, neden yaşlanıyorum, neden hastalanıyorum ve neden ölüyorum, ölünce bana ne olacak?’ bu ve benzeri sorular, her insanın aklına gelir. İnsan, cevapları kolayca verilemeyen bu sorular karşısında korku ve ümitsizlik duyabilir. Oysa tüm bu soruları Allahü Teâlâ cevaplandırmıştır. Mümin, cevapları Kuran’dan öğrenmiş ve bu cevaplar, korkusunu ortadan kaldırdığı gibi kalbine emniyet hissi vermiştir.

Dünyada mutlu bir hayat yaşamanın ikinci koşulu ise salih amel’dir. Salih amel; Allah’ın rızasına uygun iştir.  Kuran’ın emirleri salih amelin çerçevesini çizmiştir. İlahi emirler, kişiye ve çevresine yararlı işlerdir ve bu emirler, mümin kimsenin salih amel dairesini meydana getirir. Niyet ve eylem, Allah’ın rızası için yapıldığında, namaz kılmak bir salih amel olduğu gibi, bir insana tebessüm etmek de salih amel değeri kazanmaktadır.

Her insan hayatının belli bir döneminde çeşitli sıkıntılarla karşılaşır. Ancak, dünyanın imtihan yeri olduğunu öğrenmiş kimse, başına bir iş geldiğinde, gereğini yaparak, sabreder; Allah’a teslim olur. Allah’a olan teslim ve tevekkül, sabırlı kulu, iki âlemin bahtiyarı kılar.  İman ve akıl sahiplerine bundan daha değerli bir kazanç ne olabilir? Günahlarla, kul haklarıyla vicdanı kirlenmemiş, aksine iman ve salih amelle hayatını geçirmiş her insan, bunun eşsiz değerini takdir eder ve bu âlemdeki yegâne gayenin iman ve salih amel yapmak olduğunu bilir ve ona göre de hayatını Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yaşar.

Sonuç:  “İnkâr edenler için şiddetli bir azab vardır. İman edip salih amel işleyenler için de bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır. Ya kötü ameli kendisine allanmış pullanmış da onu güzel görmüş olan kimse de mi (iman edip salih amel işleyenler gibi olacak)? Şüphe yok ki Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de doğru yola çıkarır. O halde canın onlara karşı hasretlerle (üzüntülerle) sıkılıp gitmesin. Çünkü Allah, onların bütün yaptıklarını bilir.” (Fatır 7-8)

M.Talât Uzunyaylalı