Sabır!.. Ama nasıl?..
وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ اِلَّا بِاللّٰهِ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَلَا تَكُ ف۪ي ضَيْقٍ مِمَّا يَمْكُرُونَ
“Sabret! Senin sabrın da ancak Allah’ın yardımı iledir. Onlardan dolayı kederlenme; kurmakta oldukları tuzaktan kaygı duyma!” (Nahl 127)
Peygamberlerin hayatı bir yönüyle de bir ‘sabır hayatı’dır. İlahi mesajı toplumlarına tebliğe ederken her peygamber ve onların varisi olan âlimler, çağlar boyunca, öldürülme tehdidi, ekonomik ve sosyal tecrit, iftira, karalama, itibarsızlaştırma vb. tepki ve baskıya maruz kalmışlardır. Bu durumda her peygamberine ve imanlı kuluna Rabbimiz sabrı tavsiye etmiştir.Kişi kendini ne kadar bilgili, görgülü, dayanıklı, olgun biri görürse görsün, baş edemeyeceği olaylarla karşılaşabilir. Zorluklar karşısında kişinin manevî ve maddî varlığını ayakta tutması, sabırlı olmaya, sabır da Allahü Teâlâ’ya bağlıdır. Çünkü es-Sabur O’dur.
O halde sabır; hastalık, tabii afet, kaza, siyasi, ekonomik, sosyal ve psikolojik çeşitli sıkıntılar karşısında kişiyi dengede tutan çok önemli imanî ve ahlakî yüksek bir disiplindir. İstenmeyen yahut baş edilemeyen sıkıntıların ilacı Allah’tan gelecek sabırdır. Nasıl tedavi eden ilaç değil, eş-Şâfî olan Allahü Teâlâ ise, sabır ilacını tesirli kılan da yine es-Sabur olan Allah’tır. Allah’ın bir yardımı olarak sabır, kişinin imdadına yetişmezse, kişinin kendine, ‘Sabırlı olmalıyım, sakin olmalıyım, kabul etmeliyim!’ vs. telkinlerde bulunması sabırlı biri olmasına yetmeyecektir. Aksine durup durup ‘Bu, benim başıma nereden geldi, niye bizi buldu, mahvoldum, öldüm bittim, ben artık yaşayamam?’ vb. şeytanî vesveseler, kadere ve kazaya isyan halleri kişiyi perişan edecek, fiziki ve ruhsal varlığını etkileyecektir.
Müslüman insanın görevi Kuran’a uymaktan ibarettir. Kuran’a uyma sürecinde, hayatının çeşitli sıkıntılarla ‘tatlandırması’ ise kişiyi Rabbine yaklaştıran imtihan soruları kabul edilip sabırla karşılanmalıdır. İstenmeyen şey karşısında, Kuran insanına düşen, O’nun rızasını dilemek, candan dua edip sabır ve sebat etmektir. Hastalık sağlık, varlık yokluk, rahatlık darlık, her durumda kişi Rabbini anmaktan gafil kalmamalıdır; çünkü aksi durum, aşırılıktır, her aşırılığın sonu zarardır.
Sonuç: Başa gelen Rabbin hükmüdür. İlacı Allah’a dayanıp sabretmektir. Allah sabredenlerle beraberdir, sabır güzeldir. Sabrın sonu genişliktir, sevinçtir, hayırdır, kolaylıktır, kurtuluştur, olgunluktur. Has kul, sabırlı kuldur. Sabır, iman ağacının en tatlı meyvesidir. Hz. Lokman’ın çocuğuna nasihati şu şekildedir: “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.” (Lokman 17)
M.Talât Uzunyaylalı