Kuran modern paradigmayı nasıl değerlendiriyor?
الَّذِينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا
“Onlar ki, dünya hayatında tüm çalışmaları boşa giden kimselerdir. . . Oysa onlar güzel işler yaptıklarını sanıyorlardı!” (Kehf 104)
İnançlı kişi ya da toplum duygu, düşünce, tutum ve davranışını gerçekleştirirken Yaratıcıyı merkeze alır; sözünde, işinde gözettiği Allah’ın rızasıdır. Niçin böyle yapar? Çünkü şuna inanır: Beni dünyada yaratan ve ahrette de yeniden yaratacak olan Allah’tır ve O, bana verdiği hayatı kendi koyduğu kurallara göre yaşamamı istemektedir. Çalışmak, para kazanmak, unvanlar elde etmek, bilim ve teknik üretmek, sanatla uğraşmak bizzat Allah’ın bana da emrettiği görevlerdir. Ne var ki, tüm bu başarıları elde ederken gözetmem gereken ilahi ilke şudur: İşlerimi Allah’ın rızasına uygun yapmak.
İnanç insanı, Allah’ı unutarak, kendisi için iş yapamaz; kişinin aklı ve vicdanı Allah’a karşı sorumluluk içinde hareket eder; fakat modern paradigma bunun tersi bir anlam içerir: Akıl ve vicdan, kişisel çıkara göre iş görür, Allah ve O’nun rızasına uygunluk geçerli değildir. Modern birey gibi, modern devlette bürokraside, ekonomide, eğitimde, toplumsal, vb. politik fonksiyonlarını yerine getirirken ilahi bir amaç gütmez. Modern paradigmada, birey ve devlet ilahi bağlayıcılığı ve içeriği olmayan kurallara uygun davranır. Politik olarak, demokratik ve liberal toplum bu anlayışın küresel adıdır.
Kuran ve sünnete uygun işler, Allah rızası amaçlanarak işlendiğinden, ahret terazisine çıkmaya değer işlerdir ki, bu işlere dini terimle ‘amel’ denilir. Gerisi derin bir aldanmadır. Kehf suresinin yüz beşince ayetinde modern paradigmanın sonucu ve atfedilen ilahi değer şu şekilde hüküm altına alınmıştır:
“İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenlerdir. Artık onların yapıp ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız (işlerine bir değer vermeyeceğiz).”
Sonuç: Var olmanın anlamını anlamayan ve bütün enerjisini dünya nimeti toplamaya harcayan, ister inansın isterse inanmasın, Allah’ı ve ahireti düşünmeksizin hayatını yaşadığından, elde ettiği zenginlik, çeşitli başarılar, zevk içinde sürdüğü ömür, gerçekte başarısızlıktan ibarettir! Çünkü Kuran’a göre, insan varoluşunun amacı bunları elde etmek değildir; bunları Allah’ın rızası için elde etmektir. Dünyada yapılan her işin ahrette görülecek bir hesabı olduğuna inanmadan yapılan işler, ne kadar büyük ve önemli işler olursa olsunlar, kişi kendini Allah’a karşı sorumlu görmediğinden, Rabbimiz de, ayetlerde açıkça görüldüğü üzere, kişinin başarılı işlerine bir değer atfetmemiştir ve ahret terazisinde kişinin lehine tartıya konulacak bir kazanım olarak nitelendirmemiştir.
M.Talât Uzunyaylalı