Allah her ne ki yarattı, o kuldur!
اِنْ كُلُّ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ اِلَّٓا اٰتِي الرَّحْمٰنِ عَبْداًۜ
“Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahman’a gelecektir.” (Meryem 93)
Meryem suresinin devam eden doksan dört ve doksan beşinci ayetleri ise şöyledir: “O, bunların hepsini kuşatmış ve sayılarını tespit etmiştir. Bunların hepsi de kıyamet gününde O’nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir.”
Allahu Teâlâ melekleri yarattı; Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail (as) büyük görevleri olan manevi âlemin en büyük melekleridir. Sayısını Rabbimizin bileceği kadar çok melek bu yüce meleklerin emrinde vazife yapmaktadır. Dört büyük melek ve diğer bütün melekler Allah’ın kuludur.
Allahu Teâlâ Âdem ve Havva’yı yarattı; onlardan bugünkü insanlığa yol verdi; farklı kavimler ve diller etrafında nice milletler ortaya çıktı. Bu milletlere pek çok peygamber gönderildi. Peygamberler ve diğer bütün insanlar Allah’ın kuludur.
İnsanların içinde iyi-kötü davranışlarda bulunan, akıllı, zengin, eğitimli yahut fakir ve eğitimsiz milyarlarca insan gelip geçti; şu anda yeryüzünde yedi milyar civarında insan olduğu söyleniyor; bunların her biri; dini, dili, vatanı ve kavmi ne olursa olsun, sadece Allah’ın birer kuludur.
Cin ve şeytan gibi manevi varlıklar ki, onların da, mahiyetini ve hakikatini tam olarak ancak Rabbimiz bilir; görevleri ne olursa olsun, onlar da dünya ve ahret hayatının Halikının kullarıdır.
Âlemlerin yaratılmasına manevi rahim olan, “habibullah/Allah’ın sevdiği” sıfatıyla sıfatlanmış, Hazreti Muhammed Mustafa (sav)’in asıl sıfatıysa, şehadet cümlesindeki, “abduhu ve resuluhu/ (Allah’ın) kulu ve peygamberi” ifadesinde açıklanmıştır.
İnsan, melek, cin, şeytan, hayvan, bitki vb. maddi ve manevi tüm varlık, üstlendikleri görev her ne ise, bir peygamber de olabilirler büyük bir mürşitte, bir kral da olabilirler bir simitçi de, büyük bir zalim de olabilirler büyük bir iyiliksever de! Varlığın Yaratıcı nezdindeki yeri fıtratlarına bağlı olarak yürüttükleri kulluktur. İnsanların günahı tercih etmesi ve tercihlerinin yaratılması ise, onların dünyadaki sınavlarıyla ilgilidir. Allah herkesi amelleriyle kuşatmış her birini ve işlerini tek tek saymıştır. Her kul, O’nun huzuruna tek başına çıkıp hayatın hesabını verecektir. Hesap soran Allah, hesap verecek olan da insandır; dünya hayatındaki pozisyonu, makamı mevkii, parası pulu ne olursa olsun.
Sonuç: Meryem suresinin son üç ayetinde inananların Allah’ın sevgisiyle nasıl kuşatılacakları, Kuran’ın uyarıcı mahiyeti ve inançsızların sonunu bildirmektedir: “İman eden ve salih amel işleyenlere gelince, Rahman, onlar için (insanların kalbinde) bir sevgi meydana getirecektir./ (Kuran’la) takva sahiplerini müjdeleyesin ve direnen bir kavmi uyarasın diye onu senin dilinle kolaylaştırdık. (Anlayasınız ve uygulayasınız diye)/ Onlardan önce nice nesilleri yok ettik, şimdi onlardan hiçbirini duyuyor veya bir ses işitiyor musun?”
M.Talât Uzunyaylalı