Hz. Musa, mucize göstermek üzere
bayram gününü niçin seçti?
قَالَ مَوْعِدُكُمْ يَوْمُ الزّ۪ينَةِ وَاَنْ يُحْشَرَ النَّاسُ ضُحًى
“Musa: Buluşma zamanınız, bayram günü, kuşluk vaktinde insanların toplanma zamanı olsun, dedi.” (Tâ-Hâ – 59)
Bayramlar dinî veya millî özel günlerdir. Bayram geleneği ilk insan topluluklarıyla birlikte ortaya çıktı. Bir sevinç ve eğlence günü olarak kutlandı. Dini yahut ladini olsun, bayramların ortak yanı bir araya gelme ve neşedir. Şu kesindir: Bayramların kökeninde dini inanışlar vardır. Devam eden yahut yok olmuş bütün dinlerde bayram, ibadetin bir unsuru olarak kabul edilmiştir. Üç dinin dinî bayramlarının bazıları şu şekildedir:
Yahudilerin bayramları: Pesah (hamursuz), Şavuot (haftalar bayramı, Pentakost), Roş-ha-şanah (yılbaşı), Yom Kipur (kefâret günü), Hag-ha-sukkot (çardak bayramı), Purim (kurtuluş günü), Hanukkah (ışıklar bayramı), Sabbath “yedinci gün” (yevmü’s-seb‘, cumartesi; Hristiyanlarda pazar) olmak üzere başka bayramları da bulunmaktadır. Yahudi bayramlarının genel karakteri, tarihte yaşanmış önemli olayların her yıl canlandırılması, hâtıralarla kin ve intikam duygularının daima canlı tutulmasına çalışılmasıdır.
Hıristiyanların bayramları: Noel bayramı, Paskalya yortusu, Meryem Ana günü, Haç yortusu. Vb. Meselâ Katolik ve Protestanlar’da büyük perhiz (Paskalya’dan önceki kırk gün) arifesine rastlayan karnaval ve faşing kutlamaları, topluca deşarj olma şeklinde yorumlanan bir eğlenme çılgınlığına dönüşmüş durumdadır. Özellikle her türlü aşırılığa sahne olan Rio karnavalı ve Münih faşingi bu inancın ve kutlamaların uç örnekleridir.
Müslümanların bayramları: İslâm dininde Ramazan ve Kurban olmak üzere iki dinî bayramı bulunmaktadır. Her iki bayram Hicret’in 2. yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Daha sonra ortaya çıkan Kandiller de dinî bir bayram sevinciyle kutlanmaktadır.
Bayramların ortak özelliği: Mabetler ve çevresi süslenir; ışıklandırılır. Önceden hazırlanılır, bu günlerde temiz ve güzel elbiseler giyilir, güzel kokular sürülür, güler yüzlü ve neşeli davranılır, yeme içme ve eğlenmeyle ilgili özel ve ortak uygulamalar yapılır.
İşte Mısır’ın, hangi bayramı olduğunu bilemediğimiz, fakat halkın toplandığı önemli bir bayram olduğunu çıkarabileceğimiz günü, Hz. Musa, Firavun’un sihirbazlarıyla karşılaşmak üzere, özellikle seçmiştir. Hazreti Musa, bayram gününü seçerek Allahü Teâlâ’nın kendisine verdiği Asa mucizesini, kalabalıkların, Firavun’un ve hükümetinin, Mısır askerlerinin, etkili kişilerin hazır olduğu bir günde ve ortamda onlara inandıklarının geçersizliğini göstermek ve Allahü Teâlâ’yı tanıtmak istemiştir. Bu uygulama tebliğde bir yöntem olarak değerlendirilmelidir. Örneğin camide üç beş cemaate vaaz etmekle kitle iletişim aracı üzerinden kitlelere ulaşmaya çalışmak farklı sonuçlar doğuracaktır. Özellikle çağımız bir kitle iletişim çağıdır, dinî tebliğde modern iletişim araçlarını ve ortamlarını etkili bir şekilde kullanmak gerekir. Hazreti Musa asırlar öncesinde bu etkili yöntemi uygulamış ve Mısır’ı temelinden sarsmıştır.
Sonuç: Hazreti Musa vahiyle destekleniyordu, fakat aynı zamanda tüm peygamberler gibi çok zeki bir peygamberdi. Mısır devletinin coşkulu bir bayram günü seçilerek, Firavun, Hükûmeti ve halkının önünde gerçekleştirilen bu hak-batıl mücadelesinin sonucu, Tâ-Hâ suresinin 57-73. ayetlerinde bildirilmiştir:
“(Firavun) dedi ki: Bizi, yaptığın büyü ile yurdumuzdan çıkarasın diye mi geldin, ey Musa. Öyle ise, muhakkak surette biz de sana, aynen onun gibi bir büyü getireceğiz. Şimdi sen, seninle bizim aramızda, ne senin, ne de bizim muhalefet etmeyeceğimiz uygun bir yerde buluşma zamanı ayarla.
Musa: Buluşma zamanınız, bayram günü, kuşluk vaktinde insanların toplanma zamanı olsun, dedi.
Bunun üzerine Firavun dönüp gitti. Hilesini (sihirbazlarını) topladı; sonra geri geldi.
Musa onlara: Yazık size! dedi, Allah hakkında yalan uydurmayın! Sonra O, bir azap ile kökünüzü keser! İftira eden, muhakkak perişan olur.
Bunun üzerine onlar, durumlarını aralarında tartıştılar; gizli gizli fısıldaştılar. Şöyle dediler: Bu ikisi, muhakkak ki, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu ortadan kaldırmak isteyen iki sihirbazdırlar sadece. Öyle ise hilenizi kurun; sonra sıra halinde gelin! Muhakkak ki bugün, üstün gelen kazanmıştır. Dediler ki: Ey Musa! Ya sen at veya önce atan biz olalım.
Msa: Hayır, siz atın, dedi. Bir de baktı ki, büyüleri sayesinde ipleri ve sopaları, kendisine gerçekten koşuyor gibi görünüyor.
Musa, birden içinde bir korku duydu.
Korkma! dedik, üstün gelecek olan kesinlikle sensin. Sağ elindekini at da, onların yaptıklarını yutsun. Yaptıkları, sadece bir büyücü hilesidir. Büyücü ise, nereye varsa (ne yapsa) iflah olmaz.
Bunun üzerine sihirbazlar secdeye kapandılar; Harun’un ve Musa’nın Rabbine iman ettik dediler.
(Firavun) Şöyle dedi: Ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi! Hakikat şu ki o, size büyü öğreten ulunuzdur. Şimdi elleriniz ile ayaklarınızı tereddüt etmeden çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece, hangimizin azabının daha şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız.
Dediler ki: Seni, bize gelen açık mucizelere ve bizi yaratana tercih edemeyiz. Öyle ise yapacağını yap! Sen, ancak bu dünya hayatında hükmünü geçirebilirsin. Bize, hatalarımızı ve senin bize zorla yaptırdığın büyüyü bağışlaması için Rabbimize iman ettik. Allah hem daha hayırlı hem daha bâkidir.»
M.Talât Uzunyaylalı