Home

Yellow_by_Annette_Schreiber

Allah, iman edenleri korur!

اِنَّ اللّٰهَ يُدَافِـعُ عَنِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ۟ 

 “Allah, iman edenleri korur. Şu da muhakkak ki Allah, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum eder.”  (Hac 38)

Surenin diğer ayetlerinde (39-46) kendileriyle savaşılan müminlere, zulme uğramış olmaları sebebiyle, savaş konusunda izin verildiğini görmekteyiz. Neden müslümanlara savaşma izni verilmiştir? İlgili ayet bunu şu şekilde açıklamaktadır: “Onlar, başka değil, Rabbimiz Allah’tır dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir…”. Peki, müminlere dünya iktidarı verildiğinde onlar ne yapar? Kendilerine yapılan kötü muameleyi onlar da başkasına mı yapar? Örneğin kendileri gibi inanmayan insanları evlerinden mi sürerler? Hayır!  Hac suresi kırk birde bu durum şöyle ifade buyurulmuştur: “O müminler ki, eğer kendilerine iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır.”

İnsanların farklı inançlarda olması ilahi bir hikmete dayanmaktadır. Farklı inanç sahibi oldukları için insanların mal, can ve ırz emniyetlerine bir zarar verilemez. Savaşın meşru sebebi müslümanlara yönelmiş tehdidi bertaraf etmektir. Kötülüğü kontrol altına almak ve mümkünse ıslah etmek. Çünkü inanan da inanmayan da Allah’ın kuludur ve herkesin dünya hayatı onun ahret sınavıdır.

Yoksa tarihsel olarak baktığımızda, Rabbimiz, ıslahları mümkün olmayan kavimlerin soyunu kesmiştir. Hac suresinin 42-46 ayetleri bu konu şu şekilde anlatır:   “Resulüm! Eğer inkârcılar seni yalanlıyorlarsa, bil ki daha önce de Nuh’un kavmi, Âd, Semûd, İbrahim’in kavmi, Lût’un kavmi ve Medyen halkı peygamberlerini yalanladılar. Musa da yalanlanmıştı. İşte Ben, o kâfirlere süre tanıdım, sonra onları yakaladım. Nasıl oldu benim onları cezalandırmam! Nitekim birçok memleket vardı ki, o memleket halkı zulmetmekte iken, biz onları helâk ettik. Şimdi o ülkelerde duvarlar, çökmüş tavanların üzerine yıkılmıştır. Nice kullanılmaz hale gelmiş kuyular ve ıssız kalmış ulu saraylar vardır. Seni yalanlayanlar, hiç yeryüzünde dolaşmadı mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur.”  

Sonuç: Hac 38’deki “Allah, iman edenleri korur…” ayetine yine ‘tarihsel olan’ en büyük kanıttır. Efendimizin Mekke müşrikleriyle yaptığı savaşlar, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali zamanında yapılan savaşlar, az olanların çok olanlara galebesi şeklindedir ki, bu başaranın sahibi, hakkı batıla, azı çoğa karşı koruyan, Rabbimizdir. O, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum eder. Emevî, Abbasî, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde, özellikle Hıristiyan memleketlerle yapılan savaşlar ve bu bağlamda uzun asırlar İslam memleketlerine karşı sürdürülen Haçlı savaşlarının etkisinin kırılması ve püskürtülmesi, İslam tarihindeki diğer pek çok savaşta elde edilen galibiyetler, azın çokluğa, manevî olanın maddî olana galebesi şeklinde tezahür etmiştir. İşte bu, Allah’ın müslümanlara açık bir yardımı ve korumasıdır. Bu, kıyamete kadar geçerli ilahi bir taahhüttür. İhtiyaç ortaya çıktığında  müslümanların düşmanla, -zillete düşmemek, vatanı ve milleti korumak için-, savaşmaları, üzerlerine yüklenmiş bir farziyattır. Savaş, meşru zemine sahip olduğunda, Allahü Teâlâ müminlerle birliktedir; onları korur.  

M.Talât Uzunyaylalı

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s