Home

terbiye

Rabbimizin ‘aile terbiyesi’ ilkeleri

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا

“Ey iman edenler!…” (Nûr 58)

 

Nûr suresinin 58-60 ayetlerinde Rabbimiz, ‘Aile terbiyesi ve ahlakın’ bazı önemli ilkeleriyle sosyal ortamdaki bazı tutum ve davranışların nasıl olması gerektiğini açıklamıştır.

Müslüman evlerinde, hizmetçi vb. çeşitli statülerde çalışan yahut bulunan kimseler, ailenin ergen yahut ergen olmayan çocukları, ev içinde nasıl hareket edecektir? Yaşlı giyimi nasıl olmalıdır? Ayetlerde bu soruların cevabı verilmiştir.

58, 59 ve 60. ayetlerden anlıyoruz ki, aile içinde riayet edilmesi gereken en önemli ilke mahremiyettir ve bu ilke ortamda her an tabiri caizse hazır ve nazır olmalıdır. Müslüman ailede herkes evin her odasına öyle rastgele girip çıkamaz. Özelikle yataktan abdest için kalkındığı ve kişinin gecelik kıyafetiyle bulunduğu sabah namazından önce, öğlen namazından sonra istirahat vb. nedenlerle uzanmışken veya yatmak üzere soyunuk bir vaziyeteyken bir de yine uykuya hazırlanılan yatsı namazından sonraki saatlerde, kişilerin odasına girerken izin istenmesi; ‘gelebilir miyim, müsaade var mı, müsait misiniz?’ gibi seslenmeler ve gelen olumlu cevaptan sonra odalara girilmesi, izin verilmediği takdirde girilmemesi, istenmektedir. Bu durumların dışında mahrem kimselerin ev içinde hareketlerine serbestlik tanınmıştır.   

Anne baba, genç kız genç oğlan, yaşlı anne ve baba ya da damatlar, misafirler vb. insanlar, bir çatı altında birlikte bulunduklarında, bu ilkelere azami riayet etmeye mecburdurlar. İslam ailesinde kimse kimsenin odasına izin almadan öylece ‘pat’ diye girip çıkamaz. Banyoya hatta lavabolara girip çıkarken de daima ahlak ilkeleri ön planda tutulmalıdır. Düzenli ve ahlaklı bir Müslüman aile hayatı için Rabbimizin yaptığı bu düzenlemeler çok önemlidir. Malum; insan şahsiyetinin en büyük dayanağı ahlak ilkeleridir, ahlak ilkeleri de en etkili şekilde ancak aile ortamında kazanılmaktadır. 

Anne banın, çocukların birbirlerinin yanında yarı çıplak dolaşmasının, oturup kalkılmasının, birlikte banyoya girilmesi vb. tutum ve davranışların, özellikle yazlıklarda vb. sosyal ortamlarda, mahremiyet yokluğunu, mahremiyet yokluğu da derin yozlaşmayı ve ailenin çöküşünü getireceği bilinen gerçeklerdendir.

Rabbimizin öğrettiği ilkelere bağlı davranıldığında, aile, güvenli bir yuva olacak ve ailede yetişen çocuklar da değer yargılarını aileden en iyi şekilde alıp istikballerine hazırlanabilecektir.

60. ayette; evlilik yapmamış, artık çocuk doğurma şansı kalmamış kadınların, yaşı geçkin yahut yaşlanmış anneanne-babaanne pozisyonundaki kadınların, sokağa çıkarken nasıl giyinmeleri gerektiğiyle ilgili düzenlemeleri açıklanmaktadır. Bu özellikteki kadınlar, dışarı çıkarken yerel elbiselerini giyebilecek veya manto, pardösü yerine entari, yelek vb. kıyafetleri tercih edebilecek, teşhir amacı gütmeyen, kolye, bilezik vb. bazı aksesuarlarını da takabilecektir. Ayette, Rabbimiz, bu ruhsatı onlara verirken, ‘İffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır’ uyarısını yapmaktadır. Bu ayeti kerimeler bize gösteriyor ki, İslam evi, İslam bireylerinin maddi ve manevi varlığını ahlak ilkeleri oluşturarak en yüksek seviyede koruma altına almıştır.

Sonuç: Uyarılardan ve düzenlemelerden yola çıkıp şu değerlendirmeyi de yapabiliriz: Evlilik çağında olan kadınların sokak ve aile içi kıyafetleri mahremiyete uygun olmalıdır. Dikkat çekici renkli elbiseler, aksesuarlar, yapılmış saç-baş, makyajlı yüz, kadının güzelliğini ve süsünü teşhir anlamı taşıdığından ve kendisini de bu bağlamda cinsel bir obje haline getireceğinden, haramdır.  Müslüman kadınların sokak kıyafeti onların fiziki güzelliklerini teşhir eden değil, örten, koruyan bir mahiyette olmak zorundadır.  (M. Talat Uzunyaylalı)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s