Home

54

Şehirdeki 9 bozguncu çete!

وَكَانَ فِي الْمَد۪ينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ

“O şehirde dokuz çıkar grubu vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyor, ıslah tarafına yanaşmıyorlardı.” (Neml 48)

 

  يُفْسِدُونَ/ yufsîdûn/ fesad demektir. Fesad, bireysel ve toplumsal düzendeki dengesizlikleri anlatır ki, bu dengesizlikler, musibet, bela, zarar-ziyan şeklinde ortaya çıkar. Kuran, şahsın ve toplumun dengede durmasını sağlayan ilahî yasalar bütünüdür. İlahi yasalar, rahmet dairesidir; canlılar, her türlü varlık, bu daire içinde tabii bir şekilde, güven içinde var olur ve ölürler. İlahî yasalara uyulmadığı taktirde bireysel ve toplumsal hayatta denge bozulur, rahmet dairesinden çıkılmış olunur. ‘Denge sistemi’ (rahmet dairesi) bozulduğunda, bu kez bireyin ve toplumun aleyhine sonuçlar ortaya çıkar; bedensel sağlığın bozulmasından ruhsal problemlere kadar, kişinin maddi ve manevi varlığı kaotik bir mecraya sürüklenir. Ekonomik, kültürel ve sosyal problemler artar. Boşanmalar, alkol, uyuşturucu, kumar, fuhuş, bir madde olan sigara kullanımı vb. fesatlar çığı gibi artar. Hastaneler, hapishaneler insanlarla dolup taşar. Şahsi ve toplumsal güven azalır, anarşi ve terör günlük yaşantının bir parçasına dönüşüverir.

Bir şey, itidal derecesinden çıkarıldığında bireyi bekleyen fesattır. Haramlar bir yanda dursun, meşru şeylerde bile orta yoldan, dengeden şaşmamak ve rahmet dairesinden çıkmamak gerekir. Örneğin çok yiyip içmek, çok çalışmak, çok uyumak yahut az yiyip içmek, az çalışmak, az uyumak.. Her iki hâl de fesattır; her iki halin sonunda da kişinin maddi ve manevi varlığının dengesi bozulacak ve sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu tür sorunlar, kişinin, hayatındaki bozulmaları tespit edip düzeltmesi, maddi-manevi dengesini yeniden kurması yani rahmet dairesine dönmesiyle kolaylıkla ortadan kalkacaktır.

Yazı konusu ettiğimiz ayet-i kerime Salih Peygamber hadisesinin değerlendirildiği Neml suresinin kırk sekizinci ayetidir: “O şehirde dokuz çıkar grubu vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyor, ıslah tarafına yanaşmıyorlardı.” Bu ayet, Salih Peygamberin tebliğci olarak görevlendirildiği, Medine ile Şam arasında yerleşik, başkentleri Hicir olan Semûd kavminin durumu bağlamında zikredildi. Salih Peygamber Semûd kavmine Hak Dini tebliğ etti. Fakat yerleşik hayatın alışkanlıklarına tutunmuş, başkent Hicir’de ekonomik, siyasi, sosyal hakimiyet alanlarını kontrollerinde tutan bu 9 çıkar grubu düzenlerinin bozulacağı kaygısına kapılıp organize oldular ve Hz. Salih nezdinde Hak Dine karşı çıktılar.

Hicir kentini ve Semûd ülkesini gizli açık yöneten bu dokuz çetenin eylemleri, Kurandaki ‘fesad’ olarak vurgulanan hadiselerle özdeşleştirilip değerlendirildiğinde görülmektedir ki, bu fesad türünün iz düşümü bugün de en kalın şekilde ortadadır ve hükümranlığını sürdürmektedir!

Bu dokuz çete Semûd ülkesinin -tepesindeki kralından tabanındaki mafyasına kadar- meşru gayri meşru her işini yürüten organize gücüydü. Bunlar tabiri caizse kurulu düzeni temsil ediyorlardı! Bu organize çetenin  Salih Peygambere karşı çıkma yöntemi ve pratikleri şu şekildedir ve bunlar bugünde Hak Dine karşı çıkmanın yöntemleridir:

  1. Peygamberin tebliğinin aksini iddia edip iman yerine inkarı tercih ederler.
  2. Peygamber ıslahçıyken bunlar ifsatçılıktan vazgeçmez.
  3. Sözlerinden ve anlaşmalarından kolayca cayarlar! (ABD Başkanı Trump, ‘Şu anlaşmayı iptal ettim, şundan çekildim, şunu askıya aldım, şunu değiştirdim!’ diyebiliyor; dünkü zorbalar da bunun gibi davranıyorlardı!)
  4. Allah’ın, ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler. (Batı toplumlarında aile ve akraba bağları çok zayıftır ve neredeyse kopmuş vaziyettedir. Doğu toplumlarında da bu yozlaşma derinleşmektedir.)
  5. Ahlaki yasaları ‘hiç’ mesabesinde görürler; iftira ve yalandan medet ummarlar; insanla Allah arasındaki veya insanla diğer insanlar arasındaki ilişkileri bir amaca matuf olarak bozup keserler.
  6. Siyasi, ekonomik (özellikle parayı yöneterek), kültürel karışıklık çıkarırlar.
  7. Gerektiğinde, düzenin karşısındaki peygamber de olsa ona suikast düzenlemekten geri durmazlar. (Salih Peygambere de suikast düzenlediler.)
  8. İnsanları doğrudan ya da dolaylı Allah yolundan alıkoyarlar; dini hayata karşı daima bozguncu söz ve tavırla muhalefet ederler.
  9. ‘Denge’ demek olan ilahi dirlik düzenlik yerine aşırılık olan anarşi ve çatışma ortamını tercih ederler. vb. kötü haller…

Kuranî bir kavram olan fesadın anlamını ve nelerin fesad olduğunu her insanın, özellikle Müslümanların öğrenmesi, bunlardan kendinde varsa kurtulması yoksa uyanık olması, farz mesabesinde bir kulluk görevidir. Bireysel ve toplumsal yozlaşma fesadın bir sonucudur.  Fesad tabiatta yoktur; tabiat ıslah edilmiş, ilahi yasalara bağlı bir sistemken, insan hayatı iradî bir hayattır ve haliyle fesad, insan aklının ve elinin bir neticesidir. Eski tarihlerde fesad toplumları, ıslahları mümkün olmadığından, ilahi müdahale ile ortadan kaldırılmışlardır. Yakın çağlarda ise, fesadı bir yaşama şekline dönüştüren toplumların başına, diğer toplumların musallat edilmesiyle, düzenlerinin bozulduğunu ve ülkelerinin yıkıldığını görmekteyiz.

Sonuç: Nefsi dürtüler, doymazlıklar insandaki fesadın tarlası hükmündedir. Bu tarlada bitenler; münafıklık (ikiyüzlülük, gerektiğinde özgürlük ve barış adamı gibi görünmek), Allah’ı inkâr (ateizm), nesnelerin yüceltilerek put haline getirilmesi (maddecilik), dünya menfaatlerini celp ve koruma hırsı (ekonomi, politika şehveti vb.), savaş, terör, anarşi… Maalesef fesad, modern toplumun siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal kurgusu şeklinde, küresel bir organizasyon özelliği kazanmış, hükmetmektedir.

M.Talât Uzunyaylalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s