İçindeki ‘fıtrat dini’ni tanıyor musun?
فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفاًۜ فِطْرَتَ اللّٰهِ الَّت۪ي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَاۜ لَا تَبْد۪يلَ لِخَلْقِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُۗ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَۗ
“Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rûm 30)
Ayette geçen bazı temel kavramlar şu şekildedir:
Din: Şeriat, hüküm, kanun, Allah tarafından konulan hayat yolu, doğruyu göstermek, açıklamak, Allah’ın kullarına emr ettiği inanç; salim vicdan; İslam dini.
Hanif: İyiye yönelmek, temizlik, doğru dürüst olmak, dindarlık, takvalı davranış, hayra ve İslamiyet’e meyil etmek.
Fıtrat: Yaratılış özelliği, içgüdü, istidat, belli bir şeye olan kabiliyet ve liyakat.
Halk: Yaratmak-yaratılış; bu bağlamda hulk-hulûk kelimeleri de fıtrî ahlak manasındadır.
Rab Teâlâ, yarattığı her bir varlığa bir fıtrat vermiştir; kimliğini, kişiliğini ortaya çıkaran yaratılış özellikleri insan, hayvan ve bitki türlerinde, her ne ise, varlıklar, o fıtrat üzere doğup büyüyüp ölmektedir. İnsanın fıtratında olduğundan, insan öğrenebilmekte, öğretebilmekte, yapabilmekte, bilim ve teknik üreterek bugünkü hayata vücut verebilmektedir. Ancak ineğe, koyuna, ata, file vb. hayvanlara yahut elmaya, armuda, duta, üzüme, çam ağacına, güle vb. bitkilere, insandakine benzer bir fıtrat verilmediğinden onlar, ilk nasıl yaratıldılarsa aynı fıtrî özellikleri bugünde korumakta ve haliyle insanların yaptıklarını yapamamaktadırlar.
‘Fıtrî din’ Allah’ın insanın fıtratına doğuştan yerleştirdiği salim vicdan ve hanîf bir duygudur, kimse arzularını söküp atamadığı gibi, fıtratındaki bu hissi de söküp atamaz. İnsanda fıtraten var olan salim vicdanı ve hanîf duyguları Rabbimiz, Kuran-ı Kerim ve son peygamberi Hz. Muhammed’in terbiye ve muallimliğinde geliştirip o fıtratı İslam dini olarak tespit etmiştir ki, Kuran-ı Kerim, insanın fıtratındaki dini, Din-i İslam yapmak için inzal kılmıştır. Fıtri din, öyle bir histir ki, nice inançsız insan, hayat memat bir durumla yüzleştiğinde, içindeki ‘fıtri din uyanmakta’ ve onu Allah’a yöneltmektedir.
Sonuç: İnsanın konumu Allah’ın kulu olmaktır; sahip olduğu bütün fıtrî donanım bu gayeyi gerçekleştirmek üzere insana verilmiştir. İşte fıtri bir dinimiz olmasaydı İslam dini onu geliştirip kemale erdiremezdi. Kuran, fıtri dinimizin ilahî okuludur; fıtratımızın Halik’ı, O’nun Cibril’i ve O’nun son elçisi Hz. Muhammed (sav), öğretmeleriyle, fıtrî dini, ilahî gayeye uygun hale getirmişlerdir ki, İslam, tüm insanlar için tek fıtrî din kılınmıştır. Fıtratı korumakla insan hem fizik varlığını hem de ruhsal varlığını hanîf dinde tutmuş olmaktadır. Aksi durumda insan, fıtratının ötesine doğru değişecektir ki, modern toplum bu çürümeyi bünyesinde taşımaktadır. İnsan fıtratını korumanın biricik yolu fıtrat dini olan İslam dinine iman edip onunla amel etmektir.
M.Talât Uzunyaylalı