Home

Yemyesil-Koy-Manzarasi-Ve-Mavi-Gok-Duvar-Kagidi

İnenden, çıkandan ve yükselenden ne kadar haberdarız?

يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْاَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا يَعْرُجُ ف۪يهَاۜ وَهُوَ الرَّح۪يمُ الْغَفُورُ

“(Allah Yere gireni ve oradan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. O, esirgeyendir, bağışlayandır.” (Sebe 2)

Varlığın fizik mahiyeti form kazandırılmış (yaratılmış) topraktır. İnsan, hayvan ve bitki, hepsi ölüp çürüyünce toprak olmaktadır. Ayette geçen ‘arz’ kelimesine yeryüzü, toprak, kara parçası anlamı verilmiştir. Arz teriminde canlıların üzerinde yaşadığı yeryüzü, dünya anlamı da vardır. Arz kelimesine; insan, hayvan, bitki, şehir, zaman, renk gibi maddi varlıkları içinde ve üstünde tuttuğundan, bir cins isim gibi de bakabiliriz. Nasıl cins isimlerin altında binlerce çeşit varlık yer almakta ise ‘arz’ kelimesinin anlamında da tüm türler yer almaktadır. İnsan, hayvan ve bitki, her varlık, gerçekte ‘arz’dır, denilebilir.

Tabiat olayları Allah’ın mülkündeki tasarruflarıdır. Ayette, Allah’ın ilminin mahiyeti anlatılırken yeryüzündeki ve göklerdeki ilahi eylemlere atıf yapılmaktadır. Güneş ışıkları ve ısısı, yıldızların ve ayın parıltısı , bulutlar, yağmur, dolu, kar, bulut, şimşek, meteor vb. gökten inmekte ve yerin üstüne, altına ulaşarak değişimlere sebep olmaktadırlar. Yeraltı suları, yeraltı nehirleri, yeraltı gözeleri ve gölleri, yeraltı mağaraları, yeraltındaki madenler, toprağa ekilen ağaçlar, tohumlar, yeraltındaki canlılar ve öldüklerinde toprağa gömülen insanlar, arzın derinliklerindeki cehennemi ateş vb. mahiyetler, hep yerin içindekilerdir. Yüce Allah, ayette buyurduğu üzere, yerin içinde ne var, dışarıdan onun içine ne giriyor ve ondan dışarıya neler çıkıyor, en küçük böceğinden en büyük ağacına kadar, her birinin içindekini ve dışındakini bilmektedir; çünkü her varlık onun yaratmasıyla vardır, ilminin ve kudretinin bir eseridir.

Aslı toprak olan insanın, hayvanın, bitkinin içine giren ve içinde olanları da yine Rabbimiz ilim ve kudretiyle yaratmaktadır ve her birindeki bilgi ona aittir. İnsanın, hayvanın ciğerlerine giren havadan canlıların içtikleri suya, midelerindeki hazımdan, kan ve idrar ayrımına, boşaltım sistemleri yoluyla dışarı çıkanlara ve çıkanların ne olduğuna varıncaya dek, tüm bu mükemmel bütünleşmiş sistemin kusursuz işleyişinden haberdar olan ‘el-Âlim, el-Kadir, el-Halik’ olan ‘esma-ı hüsna’ sahibi Allah Teâlâ’dan başkası değildir.

Gökten inenler arasında biz beş duyumuzla sadece  güneşin ışığını ve ısısını, yağmur, kar, dolu, şimşek, ses gibi hadiseleri görüyor, duyuyor ve hissediyoruz; oysa her gün melekler, çeşitli işler için, gökyollarını ve kapılarını kullanarak, yeryüzüne inip çıkmaktadır. Vakti saati gelince rahimdeki bebeğe ruhunu getiren melekler olduğu gibi insanların söz ve eylemlerinin kayıtlarını ve ölenlerin ruhlarını da göklere yükselterek ahirete taşıyan yine meleklerdir.  Cebrail (as)’ı gönderip peygamberlere vahyi indiren, ilgili meleklerle müminlerin kalbine ilham eden hep Allah’tır. O, Bedir muharebesinde üç bin savaşçı melek indirmiş ve Müslümanlara yardım etmiş; Lût vb. kavimleri helak etmek üzere de melekler görevlendirmişti. Göklerden sürekli iniş ve göklere sürekli çıkış devam etmektedir.

Sonuç: İnsanların, hayvanların ve bitkilerin fizik varlıkları, hayatları ve ölümleri, göklerden inen ve yerden çıkanlarla ilgilidir. Göklerden inenler, başta ısı ve ışık olmak üzere su gibi nimetler olmasaydı yeryüzünde rızık bulunmaz ve canlı hayatı da olmazdı. Gökleri ve yeri hayat ve nimet hazinelerine bir imkân olarak yaratan Rabbimize karşı, daima uyanık bir akıl ve gönülle muhatap olmamız gerekirken, gafletle yaşayıp, göklerde ve yerde olup bitenlerden çoğu kez haberimiz dahi olmamaktadır. Fakat O, bir an için olsun, farkındalık elde eden ve kendisine Hamd ile teşekkür eden her kuluna karşı merhametlidir ve bağışlayıcıdır.  Sebe suresinin ilk ayetinde şu uyarı ve bilgilendirme ile bize hitap edilmiştir: “Hamd, göklerde ve yerde bulunanların hepsinin sahibi Allah’a mahsustur. Ahirette de hamd O’na mahsustur. O, hikmet sahibidir, haberi olandır.” (M.Talât Uzunyaylalı)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s