Önüne arkana bakıyor musun!
اَفَلَمْ يَرَوْا اِلٰى مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِۜ اِنْ نَشَأْ نَخْسِفْ بِهِمُ الْاَرْضَ اَوْ نُسْقِطْ عَلَيْهِمْ كِسَفاً مِنَ السَّمَٓاءِۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِكُلِّ عَبْدٍ مُن۪يبٍ۟
“Onlar, gökte ve yerde önlerine ve arkalarına bakmıyorlar mı? Dilesek onları yere batırırız, ya da üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Bunda Rabbine yönelen her kul için ibretler vardır.” (Sebe 9)
Trenler, otomobillerin gittiği karayollarında gidemez, otomobiller de rayların üzerinden gidemez. Trenlerin rayların üzerinde otomobillerin de karayolları üzerinde hareket etmesi onların düzendir. Araçların tabi olduğu bu düzen, zorunlu olarak, insanı ve insanın ilmi ve amaçlılığını gösterir. Treni ve otomobili icat eden insan aklı, onların gidecekleri yolları da icat etmiştir.
İnsanın her bir eylemi bu şekilde ilme ve bir gayeye matuf olarak gerçekleşir. Bu gayelilik ve onun düzeni, insanoğlunun güven ve rahat bir hayat sürme arzusunun bir sonucudur. Nerede bir düzen varsa o düzenin arkasında bilgi, irade, güç gibi sıfatlar zorunlu olarak vardır. İnsan kendi eliyle icat ettiği düzene aykırı gittiğinde ortaya çıkacak olan kaostur. Nitekim insan, ilah olmadığından, her bir işinde nakısalar gözükür. Mesela şehirlerin sahip olduğu yolların artan araç ve insan sayısına cevap vermemesi, buna bağlı olarak ortaya çıkan ve insanı depresif hale getiren keşmekeşlik, yine egzoz gazı salınımı gibi, sağlığı tehdit eden problemler, insanın kusurlu düzenine verebileceğimiz birer örnektir.
Rabbimizin yarattığı muhteşem evrene gelince bu tür bir keşmekeşlik görülmemektedir. Yerin ve göklerin düzeni, yaratıldığı günden beri, değişmeden devam etmektedir. Gezegenler, yıldızlar, galaksiler, meteorlar, kuyruklu yıldızlar, karadelikler, hepsi muazzam bir düzen içinde hareket etmektedir. Öyle ki insan, gözlemleyebildiği, samanyolu galaksisindeki, başta gezegenler olmak üzere, diğer gökcisimlerinin değişmeyen rotalarını ve hareketlerini takip edip takvimleyebilmektedir. Falan kuyruklu yıldız kümesi, şu kadar yıl sonra, dünyamıza şu mesafeden, şu kadar yaklaşacak, denilebilmekte ve denildiği gibi de çıkmaktadır.
İşte ele aldığımız ayette Rabbimiz, tabiatın ve onun içinde olduğu galaksinin ve o galaksinin içinde olduğu diğer galaksilerin, ilanihaye, iç içe girmiş, hayret verici bu evreni ve onun düzenini dikkatimize sunarak, neden yerlerin aniden çöküp üzerindeki şehirlerin, insanların, bitki ve hayvanların o çukurlara dolup yok olmadıkları üzerinde düşünmemizi; yine; mehtaplı ve yıldızlı gecelerin verdiği huzuru sorgulayıp baktığımız cisimlerin tabi olduğu, bize huzur ve güven veren, ilahi düzeni görmemizi ve anlamamızı istiyor.
Rabbimiz, düzenin bozulmasını dileyeceği ana kadar (kıyamet), yerin ve göklerin düzeni devam edecektir. O’nun, bazı azgın toplulukları helak ederken, göklerin ve yerin düzenini, cezaya münhasır olarak bozup tekrar düzeni eski haline dönüştürmesi (Nuh tufanı gibi) Kuran’da dikkatimize sunulan örnekler arasındadır.
Sonuç: İnsanın altı yönü vardır; sağı solu, önü arkası, altı ve üstü. İnsan gibi yerdeki ve gökteki bütün varlıklar, ilahi düzenin içinde var olur ve yok olurlar. Var olmaları ve yok olmaları ilahi düzenin ta kendisidir. Kuran’da pek çok âyette insan, kendi düzeninden hareket ederek, evrendeki düzen ve onun kusursuz işleyişi üzerinde düşünmeye davet edilmiştir. Bu düşünmenin gayesi Allah’ı tanıtmak, O’na yürekten ve bilinçli bir şekilde kulluk edilmesi gerektiğini insanlara göstermektir. Evrenin düzenini kuran ve bu düzeni devam ettiren Allah’ın gücü, insanları yeniden yaratıp cennetine yahut cehennemine koymaya da elbet yetecektir. Evrendeki düzen, nasıl insan içinse, cennet ve cehennemdeki düzen de yine insan için olacaktır. İnsan, iradî olarak kendini Kuran’la düzen içinde tutmazsa eylemlerinin kendisini cehenneme sürükleyeceğini anlaması gerekmektedir. (M.Talât Uzunyaylalı)