Kur’an’sız İslam….
قٓ۠ وَالْقُرْاٰنِ الْمَج۪يدِۚ
“Yüce (mecîd) Kur’an’a yemin olsun…” (Kâf 1)
Olmaz öyle şey dememelidir; çünkü hayatın pratiğine baktığımızda, çoğunluk, din olarak Müslümanlığı kabul etmiş olmasına rağmen, dinin gereklerini yerine getirme konusunda, zihinsel ve bedensel bir uzaklık içinde oldukları görülmektedir.
Ülkemizde bilinçli bir Müslümanlığın ortaya çıkabilmesi, kişinin bilinç ve eylem alanının, Kur’an ve Sünnet ile eğitilip şekillendirilmesine bağlıdır. Bu vasıfları kazanmış ve topluma yansıtmış her insan, ‘temsil Müslümanlığının’ bir ferdi kabul edilebilir.
Mümin kişinin duygu, düşünce, tutum ve davranışında, İslamî bir karakter gözükmezse ise, o kişinin de, ‘tebliğ Müslümanlığının’ bir öznesi durumuna gerilediği ifade edilebilir.
Hayata, özellikle muamelat alanına, dikkatlice bakıldığında, Türkiye Müslümanlarının, Kuranî bir donanımdan oldukça uzakta bir inanca sahip oldukları ve nefsani bir hayat yaşadıkları gerçeğiyle yüzleşilmektedir.
Kâf suresinin ilk ayetinde Kur’an’ın ‘mecid / yüce’ bir kitap olduğu ifade buyurulmaktadır. Kur’an’ın genelinde ise ilahî kelamın şu özelliklerine değinilmektedir:
- Kur’an, insanlara yol gösterir, doğruyu eğriden ayırır. Bir şeyin neden doğru yahut yanlış olduğunu kişiye izahla ikna eder.
- Hidayete ermek, İslam dinini kabul etmek, Müslüman olmak, demektir. Kur’an, içeriğiyle amel edildiğinde, ilahî kelam, insanı hidayete ulaştırır.
- Kur’an ayetlerini ciddiyet ve samimiyetle inceleyip üzerinde düşünenler, Kur’an’ın hiçbir çelişki içermediğini, Allah’ın hidayet yolu olduğunu anlar.
- Kur’an, Allah Teala’nın ve Hazreti Muhammed (sav)’in şahididir. Kur’an, ulaştığı herkesi bu yönde irşat eder, tevhid inancını kökleştirir.
- Kur’an okunduğu zaman susup dinlemek ve işittiğiyle, öğrendiğiyle amel etmek, Allah’ın korumasını (rahmet) harekete geçirir.
- Kur’an vahyi ilahidir; ilave yahut eksiltme yapılamaz.
- Kur’an kendinden önceki peygamberleri, onlara inen kitapları ve daha küçük vahiy metinlerini kabul eder; tanıtır.
- Kur’an dünyayı ve ahreti, kaderi ve levh-i mahfuzu açıklar.
- Kur’an, Allah’ın sözü olarak muhkem bir kitaptır; eksiği gediği yoktur. Objektif davranan herkes Kur’an’ın ilahi kelam olduğuna ikna olur.
- Kur’an geçmiş milletlerin haberlerini de anlatır. Tarihe, inanç noktasından bakarak, Hz. Âdem’den Hazreti Muhammed’e (sav) kadar, hadiseleri özetler. Bu yöndeki ayetlerle -ki, fevkalade didaktik ayetlerdir- dünya tarihinin bir hülasasını sunar; maziyi hali ve istikbali güneş gibi aydınlatır..
- Kur’an, Allah’ı (cc) isim ve sıfatlarıyla tanıtır ve O’nun işerini açıklar.
- Dünya hayatında en önemli konu doğru yolda yürüme konusudur ki, Kur’an doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere cenneti tanıtır ve kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.
- Kur’an, Allah’ın eşi çocuğu ortağı vb. olmadığını, O’nun tek olduğunu bildirir.
- Kur’an kişinin maddi ve manevi dünyasını imar ve ihya eder. Bu yönüyle de inananlara bir şifa ve rahmettir.
- Ayetlerin insan sözü olmadığını göstermek için Kur’an meydan okur: ‘De ki: Andolsun, bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak üzere insü cin bir araya gelseler, birbirlerine destek olsalar, bir benzerini ortaya getiremezler.’
- Kur’an, insanı eğitirken, hakikatleri çeşitli örneklerle izah eder. Aklı ve kalbi kapalı olmayanlar bu yöntemle iman eğitimlerini geliştirirler.
- Kur’an ayet ayet sure sure ayrılmıştır. Cenab-ı Hak, ayetlerin acele etmeden sakin sakin, hatta üzerinde dura dura okunmasını ve anlaşılmasını salık vermiştir. Rabbimiz, Hz. Muhammed (sav)’e şu talimatı verir: ‘Kur’an’ı okumakta acele etme ve Rabbim, benim ilmimi artır, de.’
- Kur’an Allah’tan çekinenlere bir öğüt ve ibrettir. İnsanlara zorluk çıkaran bir kitap değildir Kur’an, aksine onları düşecekleri günah çukurlarına karşı yüksek ilkeleriyle eğitir. ‘Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt alan yok mu?’
- Kur’an’ın ayetleri kapalılık içermez; apaçıktır.
- Bir insan Müslümansa eğer, Kur’an okumaya mecburdur. Kişinin doğru yolda kalması ve sağa sola sapmaması, Kur’an’la irtibatına bağlıdır. Kur’an’dan uzaklaşan nefsaniyete ve şeytaniyete yenik düşer.
- Kur’an felsefi bir tez yahut bir şiir değildir.
- Kur’an ahreti; cenneti ve cehennemi, ilahi mahkemede hesap vermeyi haber verir ve insana ebediliğe sahip olduğunu, ona göre yaşamasını ihtar eder.
- Ayetlerde Kur’an’ın düşünüp anlayarak okunması vurgulanmıştır. Ayetlerde soruluyor: ‘Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?’
- Kur’an ağır bir sorumluluktur; bu sorumluluğu taşıyanlar, kamil insanlar olarak ahirete dönerler. ‘Eğer biz bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.’…
Sonuç: Türkiye Müslümanları Kur’an’a öğrenci olamadıklarından gidişatları değişmiş ladini bir toplumun fertleri gibi gözükmeye başlamışlardır. Bir zamanların, ‘İslami temsil toplumu’ iken bugün ‘tebliğ toplumu’ mertebesine gerilemiş olan Müslümanların kurtuluşu, Kur’an’la yeniden temas kurmaktır. Fakat, ayetlerde izah edildiği gibi, acele etmeden, anlayarak okuyup amel etmekle kişi tedricen düzelebilecektir.
M. Talât Uzunyaylalı