Rüzgârları hiç düşündünüz mü?
وَأَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا أَنتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ
“Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdınız.” (Hicr 22)
Rabbimizin kâinattaki düzeni muhteşemdir. Rüzgar, bulut, yağmur her bir varlık diğeriyle ilişkilidir ve bu muazzam düzen kesintisiz devam etmektedir. Rüzgârlar da bu eşsiz ilahi düzenin nimetlerindendir.
Dünyamızın bir atmosferi bulunmakta ve bu atmosferin içindeki hava hareketine de rüzgâr denilmektedir. Rüzgârların bilimsel tanımı ise şöyledir: “Rüzgâr, alçak basınçla yüksek basınç bölgesi arasında yer değiştiren hava akımıdır, daima yüksek basınç alanından alçak basınç alanına doğru hareket eder. İki bölge arasındaki basınç farkı ne kadar büyük olursa, hava akım hızı o kadar fazla olur. Rüzgâr sahip olduğu hıza göre esinti, fırtına gibi isimler alır…vb.”
Rüzgârlar atmosferimizde belli bir yönden değil, farklı yönlerden farklı hızlarda esmektedir. Ayette ifade edildiği üzere, bitki sporlarını taşıyarak bitkilerin döllenmesini sağlayan, ayrıca deniz dalgalarını hatta akıntıları ortaya çıkaran, yeryüzünün şekillenmesinde rol üstlenen, pis kokuları ve dumanları alıp götürün, yağmur bulutlarını taşıyan ve ölü toprakları bulutlardan inen yağmurla hayata kavuşturan hep ilahi bir görevli olan rüzgârlardır.
İnsanlar rüzgârların hareketlerini takip ederek sonuçlarını da öğrenmişlerdir. Poyraz esiyorsa ve mevsim de kışsa kar ve soğuk rüzgârın ardı sıra gelir. Irak canibinden eserse rüzgâr çöllerin havasını getirir ve adı sam yelidir; ürünleri kurutur ve kavurur. Rüzgâr kuzeyden esiyorsa adı yıldızdır; yazın serin kışın soğuk havayla sizi buluşturur. Yaz mevsiminde hafif şiddette esen rüzgârların adı da meltem ve imbattır; deniz ve kıyı bölgelerinde çeşitli roller oynarlar.
Rüzgârların bazı fonksiyonlarını açıklayan bazı ayetler şu şekildedir:
“Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O’dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevk ederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız.” (7/57
“Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O’dur. Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik.” (25/48-49)
“Size rahmetinden tattırsın, emriyle gemiler yüzsün, fazlından (nasibinizi) arayasınız ve şükredesiniz diye (hayat ve bereket) müjdecileri olarak rüzgârları göndermesi de Allah’ın (varlık ve kudretinin) delillerindendir.” (30/46)
“Rüzgârları gönderip de bulutu harekete geçiren Allah’tır. Biz onu ölü bir bölgeye göndeririz de ölümünden sonra toprağa onunla hayat veririz. Ölülerin yeniden dirilmesi de böyle olacaktır.” (35/9)
Rüzgârlar; denizlerin nefesi ve hevesi, yelkenlerin canı, uçağın kanatları altındaki güç, kuşların üzerinde sörf yaptığı dalga, çocuk uçurtmalarındaki heyecan ve sevinç, hububatı un eden yel değirmeni, enerji üreten enerji!..
Sonuç: Nefesimiz de bir rüzgârdır, bize özgü bir rüzgâr; dudaklarımızı büzüp üfledik mi ne fırtınalar koparırız! İster sıcak rüzgâr üfleriz isterse soğuk. Rüzgârların soğuk ve sıcak havanın yer değiştirmesinden ortaya çıktığını söylemek ve bununla yetinmek ne kadar eksik bir bilgidir. Rüzgârlar Rabbimizin sonsuz güzelliklerinin harikalarındandır. Güneş gibi, su gibi, o olmadan yaşayamayacağımız büyük bir nimettir rüzgâr. Yeryüzünün nefesidir o. Sabit olan havayı harekete geçirip onunla eşsiz işler gerçekleştiren, ilim, kudret ve hikmet sahibi rüzgârların Rabbine sonsuz hamd ederiz; O’nun şanı ne yücedir.
M.Talât Uzunyaylalı